Kanser, belirti vermeden kanda yakalanıyor
Kanser, belirti vermeden kanda yakalanıyor
Kanser vakaları her geçen gün artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı son rakamlara göre kanser vakalarının 2035’e kadar, yılda 24 milyonu bulması bekleniyor. Ancak gelişen teknoloji ve kanser konusunda tıbbı gelişmeler de umut vadediyor. Kanserin erken teşhisi tedavide hayati önem taşırken bu konuda kullanılmaya başlanan son teknoloji CTC, tümörün henüz çok küçük boyuttayken kanda tespit edilmesini sağlıyor. Standart tarama yöntemlerinde kanserin yakalanabilmesi için tümörün belirli bir boyuta ulaşmış olması gerekirken, bu yöntem kanserli hücreleri henüz kanda dolaşırken yani hastalık belirti vermeden çok erken dönemde yakalayabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre son 4 yılda dünya genelinde kanserin görülme sıklığı yüzde 11 artarak yıllık 14 milyon yeni vakaya ulaşıldı. Rakamlar kanserin her yıl 8,2 milyon hastanın ölümüne neden olduğunu gösterirken erken teşhis hastaların hayatının kurtulmasında büyük önem taşıyor. Tıpta yaşanan gelişmeler ve kanserin erken teşhisi için atılan adımlar umut vadediyor. Kandan kanser teşhisi yapılmasını mümkün kılan son teknoloji CTC ise hastalara umut oluyor. CTC teknolojisi dedektif gibi, kanda dolaşan kanserli hücreleri buluyor ve sayılarını, hatta hangi tür kanser olduğu bilgilerini tespit ediyor. Böylelikle kanser daha yolun çok başındayken önlem alma şansı doğuyor.
CTC teknolojisinin Türkiye’de Anadolu Sağlık Merkezi’nde kullanılmaya başlandığını anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Baloğlu, yöntemin kanseri standart tarama yöntemlerinden çok daha erken dönemde tespit ettiğini belirtti. Kanserin teşhisi için tümörün belirli bir boyuta gelmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Baloğlu, “Klasik kanser evrelemesinde; tümörün belirli bir boyuta gelmesi, lenf noduna yayılması ve bulunduğu yerde uzak organlara yayılması gibi parametreler kullanılıyor. Fakat yeni yöntem sayesinde artık tümör belirli bir boyuta erişmeden, kanda henüz çok küçük boyutlardayken tespit edilebiliyor. Bu da kanserde ‘çok erken tanı’ anlamına geliyor. Teşhis için hastadan alınan bir tüp kan yeterli oluyor sonuçlar ise 6-8 saatte çıkıyor” dedi.
Teşhis etmekle kalmıyor türünü de belirliyor
CTC teknolojisinin kanseri teşhis etmenin yanında türünü de belirleyebildiğini anlatan Prof. Dr. Baloğlu, “İlk aşamada, alınan kanın içindeki normal kan hücreler ayırt edilirken; bazı özel algoritmalar aracılığıyla, başka hücre yapıları olup olmadığı da tespit ediliyor. Bu sayede sistem, kanın kendi hücrelerini ekarte eden diğer hücreleri içeren bir sıvı veriyor. İkinci aşamada, bu sıvı içinde kanser hücresi olup olmadığı, kanserli hücrelerin moleküler özellikleri baz alınarak inceleniyor. Söz konusu özellikler mevcutsa ve hücrelerin sayısı belirli bir miktarın üstündeyse kanser hücresi olarak tanınabiliyor. Böylelikle yeni yöntem hem kanserli hücreleri yakalıyor, hem sayısını belirliyor, hem de hangi tür kanser olduğu bilgisini veriyor” dedi.
Tedavinin işe yarayıp yaramadığı belirlenebiliyor
Kanser teşhisi konulan kişinin tedavi süreci de CTC tekniği ile belirlenebiliyor. Geleneksel yöntemlerle tümörün tedaviye olumlu/olumsuz ya da nötr yanıt verdiği yaklaşık 3 ay sonunda belirlenebilirken; yeni teknoloji sayesinde tedavi öncesi ve sonrası kandaki hücre sayısı net bir şekilde saptanıp karşılaştırılabiliyor. Teknoloji ile kanser hücrelerinin sayısında herhangi bir azalma olup olmadığının incelenebildiğini belirten Prof. Dr. Baloğlu, bu teknoloji ile tedavinin daha etkin olmasını sağlamak ve hastaya kişiselleştirilmiş bir tedavi şansı sunmanın mümkün olduğunu dile getirdi. Yani CTC sayesinde hastaya nasıl bir tedavi verileceği, ilaçların dozu ve tedavinin süresi de kişiye özel planlanabiliyor.