Avrupa denizlerindeki temizliğe Türkiye öncülük edecek
OKYANUSLARDA “SIFIR PLASTİK ATIK” İÇİN GÜÇBİRLİĞİ
Avrupa denizlerindeki temizliğe Türkiye öncülük edecek
Denizlerde her geçen gün artan kirlilik, tüm dünya ülkelerini PolyTalk 2016 Konferansı’nda “Denizlerde Sıfır Plastik” temasıyla bir araya getirdi. Ev sahipliğini PlasticsEurope ve Türk paydaşı PAGEV’in üstlendiği “Okyanuslarda Sıfır Plastik Atık” ana temalı konferans 16-17 Mart 2016 tarihinde Brüksel’de düzenlendi. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan ve PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu’nun da konuşmacı olarak katıldığı konferansta kıyı temizliği için dünyada ve Türkiye’de yapılan çalışmalar örnekleriyle paylaşıldı.
Son yıllarda tüm dünya deniz ve okyanusları kirlilik nedeniyle tehdit altında. Günümüzde deniz ve okyanuslarda yaklaşık 142 milyon ton atık bulunuyor, bu kişi başına 20 kg atık anlamına geliyor. Bu sayıya her yıl 10 milyon ton daha eklenirken kirliliğin yüzde 80’ini karasal atıkların denizlere karışması oluşturuyor. Atıkların yüzde 70’i deniz dibine çökerken yüzde 15’i kıyılara vuruyor, yüzde 15’i ise su yüzeyinde geziyor. Yapılan araştırmalar deniz atıklarının dalgalarla bir kıyıdan diğer bir kıyıya, bir ülkeden diğerine hareket halinde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla sorunun çözümü ülkelerin tek başına üstesinden gelebileceği bir konu değil. Uluslararası bir işbirliği gerekiyor.
Atıklar arasında ilk sırada yer alanlardan biri de plastikler… Bu global sorundan yola çıkan Avrupa Birliği konuyu yakından takip ediyor ve sorunun çözümü için çevre örgütleri ve sanayicilerle birlikte çalışıyor. Bu çalışmalar çerçevesinde PolyTalk 2016 Konferansı’da bu yılki gündemine “Okyanuslarda Sıfır Plastik Atık”larını aldı. 16-17 Mart tarihlerinde Brüksel’de düzenlenen konferansta Avrupa Birliği ve Türkiye’den yetkililer buluştu ve dünya kıyılarının temizliği için atılacak adımları belirledi.
Konferansın ilk günü düzenlenen “Bölgesel Sorunlar ve Çözümleri Hakkında Üst Düzeyli Panel”i T.C. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’ı ağırladı. PAGEV’in özel daveti ile konferansa katılan Bakan Yardımcısı Ceylan yaptığı konuşmada, “Deniz atıkları dalgaların ve akarsuların etkisi ile hızlıca yayılıyor. Bu sorunun çözümü için uluslararası işbirliği şart. Biz Türkiye olarak gerek uluslararası anlaşmalara gerekse de yurtiçinde PAGEV ve benzeri sivil toplum örgütlerinin hayata geçirdiği “Mutlu Balıklar” gibi aktivitelere destek veriyoruz. Kirliliğin oluşumdan önce önlenmesine yönelik çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Deniz çöpleriyle etkin mücadele amacıyla İstanbul için Deniz Çöpleri Eylem Planı hazırlanmıştır. 2017 yılına kadar denize kıyısı bulunan tüm illerimizde deniz çöpleri eylem planlarının hazırlanması planlanmaktadır.” Bu alanda gerekli tüm çalışmaları yapıyoruz” dedi.
Türkiye plastik sektörünün çatı kuruluşu ve PlasticsEurope’un üyesi Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu da konferansın ikinci gününde yaptığı konuşmada “Sorumlu endüstri ve sorunsuz çevre” misyonuyla hayata geçirdiği PAGÇEV ile deniz kıyılarının temizliği için yaptığı çalışmaları anlattı.
Deniz atıkları sorununun Türkiye’de çok ciddi boyutlara ulaştığını belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “ Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması nedeniyle maalesef diğer ülke atıklarından büyük oranda nasibimizi alıyoruz. Bu nedenle denizlerin temizliği konusunda göstermemiz gereken hassasiyetin diğer ülkelere kıyasla daha çok olması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca bir ülkenin sadece kendi kıyılarını temizlemesi de böyle bir durumda yeterli olmuyor. Bunun nedeni; Türkiye denizlerindeki atıkların yüzde 53’ünün dış kaynaklı olması… Örneğin; Lübnan’ın Sayda sahilindeki düzensiz depolama alanlarından denize karışan atıklar Akdeniz kıyılarımızı, Suriye Lazkiye kentinin atıkları Hatay’ın Samandağ kıyılarını, Tuna Nehri ile gelen atıklar ise Karadeniz’i tehdit ediyor. İnsanlar bilinçsizce denizlere bıraktıkları atıkların kaybolacağını düşünüyor. Oysa atılan yüksek miktardaki atık, güneşin ve dalgaların etkisi ile daha küçük parçalara ayrılıyor, bu ayrılan mikro parçaları balıklar yiyor ve bu balıkları da bizler yiyoruz. Yani bizler sadece çevreyi değil, kendi sağlığımızı da tehdit ediyoruz” dedi.
Bu sorunun temel nedenini ülkelerin doğru bir atık yönetimi sistemlerinin olmaması olarak açıklayan Yavuz Eroğlu, “Denizleri aslında denize atılan çöplerden çok, evlerimizde oluşan çöplerin doğru şekilde ayrıştırılıp, geri dönüştürülmek yerine düzensiz depolama alanlarına gömülmesi kirletiyor. Hatta bu atıkların gömüldükleri düzensiz alanlar çoğunlukla da deniz kıyılarında yer alıyor. Dalgalar, sel, rüzgar, kanalizasyon, nehirler ve yeraltı suları aracılığıyla da çöpler denizlere ulaşıyor. Bilimsel çalışmalar denizlerdeki atıkların yüzde 70’inden fazla kısmının karadan denize ulaşan atıklar olduğunu ortaya koyuyor. Plastik atıklar da denizlere ulaşan bu atıklar arasında” diyerek sözlerine devam etti.
PAGEV Başkanı Eroğlu açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “Temiz denizler ve sürdürülebilir bir çevre için atılması gereken en gerçek adım ise doğru atık yönetim sistemi uygulanması ve kaliteli atıkların geri dönüştürülmesi. Bu doğrultuda, vahşi depolama alanlarının rehabilite edilmesi yahut kapatılması ve atık depolama alanlarının deniz kıyılarına yakın yerlere konumlandırılmaması yapılması gereken en doğru adımlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Elbette iş bununla da bitmiyor. Aslında atık yönetimi ve geri dönüşüm konusunda tüketicilere de önemli görevler düşüyor. Bunların en başında atıkların kaynağında ayrıştırılması geliyor. Söz konusu ayrıştırılmış atıkların yerel yönetimler tarafından aynı özenle toplanması ve geri dönüşüm sürecinin başlatılması ideal çözüm. Bunun için bir an önce yerel yönetimlerimizle birlikte hareket ederek entegre atık yönetimine doğru adımlarımızı hızlandırmalıyız”
“Türk plastik sektörünün çatı kuruluşu PAGEV olarak biz de “sorumlu endüstri, sorunsuz çevre” misyonumuz çerçevesinde deniz atıkları konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Deniz atıkları konusunda en önemli adımlarımızdan biri PAGEV Başkanlığımın yanı sıra 2012 yılından itibaren 69 ülkedeki denizlerin temizliği sorumluluğunu üstlendiğim WFO Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Başkanlığım çerçevesinde yürüttüğümüz proje oldu. Bu sayede Avrupa’da başlayan ve kısa sürede dünyaya yayınlan Waste Free Oceans Vakfı’nın atıksız denizlere ulaşmak için başlattığı projeyi ‘Mutlu Balıklar’ adıyla Türkiye’ye taşıdık. Projenin Türkiye’deki ilk adımını, balık yasağı döneminde gerçekleştirdiğimiz etkinlik çerçevesinde Büyükada’da deniz yüzeyinden, balıklara zarar vermeyen özel bir ağ ile plastik ve diğer ambalaj atıkları toplayarak atmıştık. İkincisini İstanbul boğazında gerçekleştirdik. “Mutlu Balıklar” ile deniz yüzeyindeki atıkların temizlenmesi için atık balıkçılığı dediğimiz bir yöntem teşvik ediyoruz. Üstelik bu temizliği sadece plastik atıklar için değil tüm ambalaj atıklarını toplamak üzere gerçekleştiriyoruz. Toplanan atıkların geri dönüşüm işlemlerini ise Türkiye’nin ambalaj atıkları yetkilendirilmiş kuruluşumuz PAGÇEV aracılığı ile yapıyoruz. Ayrıca PAGÇEV ile kaynağında ayrıştırma konusunda okullarda bilinçlendirme eğitimleri veriyoruz. Biz plastik sektörü olarak temiz ve sürdürülebilir bir çevre için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu projemizle denizlerimizi temizlerken tüm sektörlere de geri dönüşüm konusunda örnek olmayı hedefliyoruz.”
Belçika Federal Devlet Bakanı Bart Tommelein yaptığı konuşmada Kuzey denizinde deniz atıklarının önlenmesi için çalışmalar yaptıklarına değinerek gelecek hafta Kuzey denizinde kıyı temizliği yapacaklarını duyurdu.
Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürü Marianne Wenning ise konuşmasında, “Plastik endüstrisi sorunun çözümünde adımlar atmıştır. Bu adımları hızlandırmamız ve arttırmamız gerekiyor. Özellikle döngüsel ekonomi paketi ile işbirliğimizi arttırabiliriz” dedi.
Sorunun büyüklüğüne uygun bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu açıklayan Ellen MacArthur Vakfı CEO’su Andrew Morlet, bu sorun aynı zamanda yeni plastik ekonomisi içinde büyük fırsatlar içerdiğini söyledi.