Yaklaşık bin yıldır suskun kalan Rhodiapolis Antik Tiyatrosu’nda müziğin sesi, Tekfen Filarmoni ile yeniden yükselecek. 11 Haziran’da ikincisi gerçekleşecek konser, antik kent Rhodiapolis’in sırlarını açığa çıkaracak arkeolojik kazılara destek niteliğini taşıyor.
Tekfen Filarmoni Orkestrası 11 Haziran 2012 pazartesi gecesi Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan Rhodiapolis Antik Tiyatrosu’nda unutulmaz bir konser verecek. 23 farklı ülkeden sanatçılarından oluşan Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın Helenistik dönemin izlerini taşıyan Rhodiapolis Tiyatrosu’nda düzenleyeceği konser, Şef Saim Akçıl yönetiminde gerçekleşecek.
Bulgulara göre kökleri yaklaşık 2800 yıl öncesine dayanan ve 2. yüzyılda ünlü hekim Herakleitos’unda vatanı olan Rhodiapolis kenti, 12 yıl önce çıkan bir orman yangını sayesinde yeniden gündeme geldi. Arkeolojik kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan Helenistik döneme ait 1500 kişilik antik tiyatro, Tekfen Filarmoni ile müziğin evrensel diline yeniden ev sahipliği yapacak.
Tekfen Vakfı desteğiyle düzenlenen konserin amacı, Kumluca Belediyesi, Rhodiapolis Kazı Başkanlığı ve bir sivil inisyatif olan Rhodiapolis Arkeolojik Girişim Grubu’nun ortak çabalarıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekmek, yöre halkı ve misafirlerin maddi ve manevi desteğini sağlamak.
Tekfen Filarmoni Orkestrası Hakkında
Sahip olduğu repertuarı ve eşlik ettiği yerel çalgılarla özel bir konuma sahip olan Tekfen Filarmoni Orkestrası, 1992 yılında şef Saim Akçıl yönetiminde, Karadeniz Oda Orkestrası adı altında kuruldu. Tekfen Filarmoni Orkestrası yıllar içinde, farklı kültür ve ülkelerden çeşitli geleneksel çalgılara ve onlar için yazılan bestelere konserlerinde yer vererek orkestralar arasında farklı bir konuma sahip oldu. Orkestra, zaman içinde gelişerek büyüdü ve Karadeniz bölgesine ilave olarak Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz ülkelerinden sanatçıları da bünyesine katarak bayrak sayısını yirmi üçe çıkardı. Orkestrayı oluşturan sanatçıların geldiği ülkeler coğrafyası göz önünde alındığında dünyadaki farklılıkların, çelişkilerin, ulusal ve uluslararası sorunların en yoğun olduğu bölgelerden geldikleri görülüyor.
Böylesine farklılıklar ile bezeli bir coğrafyanın en nitelikli sanatçılarını bir araya getirerek müziğin evrensel diliyle barış, dostluk ve kardeşlik gibi pek çok insani değeri temsil eden Tekfen Filarmoni, sanatın, beşeri farklılıkları nasıl bir zenginliğe dönüştürebildiğinin mükemmel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Detaylı bilgi için: Rhodiapolis Arkeolojik Girişim Grubu adına Nur Sağlamer 0532 211 9475
Antik Dönemde Bölgenin Tedavi Kenti: Rhodiapolis
Yaklaşık yüz yıl önce Avusturyalı bilimcilerin Opramoas ve Rhodiapolis’in yazıtlarını yayımlaması ile tarih sahnesine yeniden doğan kent daha sonra unutulur ve adeta uykuya dalar. 2000 yılında geçirdiği büyük yangın sonrasında çok büyük bir tahribata uğramış olsa da insanların ilgisini çekerek yeniden gündeme gelir.
Yerleşim; Theopompos’un belirttiğine göre adını Mopsos’un kızı Rhodos’tan alır. Rhodos’un kolonisi olduktan sonra parlak bir dönem yaşar. Ancak eski adı olarak düşünülen “Wedrei (Wedrennehi/Wedrenni)”, burada Rhodos kolonisinden önce de yerleşim olduğunun kanıtıdır. Kazılarla ele geçen bulgulara göre tarihi şimdilik İÖ. 8. Yüzyıla geri giden kent Klasik, Hellenistik, Roma ve Hristyanlık dönemlerinde de yaşam izleri taşımaktadır. İS. 11. Yüzyılda Arap akınlarının yoğun olduğu dönemlerde terk edildiği bilinmektedir.
Kent, Kumluca’nın zengin alüvyonlu ovasına hakim konumdaki bir tepe üzerinde teraslar üzerine konumlandırılmıştır. Oluşturulan bu teraslar kentin su gereksinimi düşünülerek sarnıçlarla temellendirilmiştir. Tepenin doğu yüzü konutlara, kuzey ve kuzey batı yamacı ise nekropole ayrılmıştır. Burada konumlandırılan nekropollerin dışında tepenin güneyinde ve en alt kotunda İS. 4. Yüzyıla tarihlendirilen kaya mezarları bulunmaktadır.
En üst kotta yer alan teras üzerinde İ.S 5. yy.’a tarihlenen bir kilise, bir kenotaph ile kazılarına henüz başlanmamış çeşitli mekanlar konumlandırılmıştır. Bu terasın altında yer alan iki teras ise kamu yapılarının konumlandırıldığı merkezi alandır. Bu alanda kamu yapılarından tiyatro, stoa, küçük bir toplantı salonu, tapınak, Asklepieion (Sağaltım Merkezi), Hadrianeum (İmparator kült salonu), Pryteneion(Devlet Misafirhanesi) konumlandırılmıştır. Ayrıca bu alanda belki de adı kentin adından daha çok bilinen Opramoas’ın anıtı da tapınak formuyla yükselmektedir. Kentin iki ana caddesinden biri bu teras üzerinde doğu batı doğrultusunda uzanmaktadır. Kentin ana girişi olan batı kapısı da bu caddenin batı ucunca konumlandırılmıştır.
Tiyatro at nalı biçimli orkestrası ve yamaca dayalı kaveası ile Hellenistik döneme tarihlenir. 1500 kişi kapasitelidir. Agora/Stoa yapısı60 m. uzunluğunda, zemini mozaik kaplı ve iki katlıdır. Üst katı tiyatro ile aynı terasta Opramoas’ın anıtını çevrelemektedir. Alt katı ise doğu batı caddesi üzerinde merkezi konumdadır. Kentin en dikkat çekici yapılarından biri de Asklepieion’dur. Bu yapı Likya Bölgesi içinde şimdilik bilinen tek örnektir. İ.S. II. yy.’da yaşamış ünlü hekim Herakleitos bu merkezin hekimidir. Üç kapılı girişi avluya açılmaktadır. Avlunun çevresinde yer alan odaların hasta odaları, kompleksin güney batı ucunda konumlandırılan ve kapısı avluya açılan diğer mekan ünlü hekim Herakleitos’un yazdığı altmış ciltlik tıp kitaplarını barındırdığı kütüphanedir. Kompleksin dışında hemen kuzey batı önünde, küçük boyutlu yüksek bir podyum üzerinde doğuya bakan tarafındaki girişin önü basamaklı Askepios ve Hygeia’ya adanmış bir tapınak konumlandırılmıştır. Asklepieion kompleksinin hemen doğu bitişiğinde Hadrianeum bulunur. Toplamda dört heykel altlığının üzerindeki yazıtlardan kesin olarak anlaşıldığı gibi, iki altlık Hadrian ve karısı Sabina’ya aittir. Prytaneionun önünden geçen cadde güney yönde izlendiğinde büyük hamam ile karşılaşılır. Klasik Likya tipindeki sıralı mekanlardan oluşan hamamın kapladığı alan 1200 m2’dir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesi adına sürdürülen kazılarda kentin öncelikle kamu merkezi yapılarının açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Ana düşünce ise depremlerle tahrip olmuş yapıların ayağa kaldırılması ve bu yerleşimde yaşayanların tarihlerinin yeniden yazılmasıdır.