Siz, aşkla çarpışan şanslı insanlardansanız, bunun bir piyango olduğunu bilmelisiniz. Yüreğinizde oluşan her hareketi aşk olarak algılarsanız, yanılırsınız. Aşkın içi pek çok psikolojik durum ve hisle doludur.
İçinde tutku, hayranlık, bencillik, ihtiras, şehvet, seks, kıskançlık, sahiplenme, varlığını yok sayma, adama, illüzyon barındırır. Aşk, sanıldığı gibi çok pozitif bir duygu değildir. O yüzden, sonunda her zaman mutluluk yoktur. Gerçekten aşka düştüğünüzde, bilinçaltınızda yer alan bütün çukurlarda girdaplar oluşur. Patlamadan önce kaynayan ve dışarı çıkacak yer arayan lav gibidir. Bir yanardağ gibi sarsılarak benliğinizi ele geçirir.
Aşkla anlaşmanın yolu, kabullenmektir. Onu ehlileştiremezsiniz. Canınızın istediği gibi değiştiremezsiniz. O sizi dönüştürmek, geliştirmek, büyütmek için yola çıkmıştır. Bu hikayenin kahramanı siz değilsiniz, aşkın ta kendisidir, bunu kabul etmelisiniz.
Sözlerimizde ne kadar reddetsek de, içimizde o mucizevi aşkı arayan ve inanan bir çocuk yaşıyor. Hayal kırıklıklarımızdan ve daha önce defalarca yara almış olmamızdan kaynaklanan bir duruşumuz ve söylemimiz var.
Kimimiz aşkı tamamen inkar ediyor, kimimiz dost sohbetlerinde bu fikri onaylasa da içinde kabullenmek istemiyor, kimimiz her şeye rağmen kuvvetle inanıyor. Filmlerde ve romanlarda anlatılan aşklara gıptayla bakıyoruz.
İçinizden geçiriyorsanız, madem aşk bu kadar güzel, niye ilişkiler böyle karışık ve çözülemez diye; hemen cevabını vereyim. Bunca sıkıntı, çetrefil ve karmaşa, aşkın değil, ilişkilerin sorunudur. Burada sevginin bir suçu olamaz. Bizler sevdiğimiz herkese ve her şeye bir etiket yapıştırır ve ardından beklenti içine gireriz. İşte bu beklentiler ilişkileri bu kadar zora sokar.
Oysa sevgi tek başına bir mücevherdir. Karşılık ve çıkar hesapları işin içine girdiğinde, onun adı artık aşk değildir. Siz buna duruma göre istediğiniz ismi verebilirsiniz, ilişki, birliktelik, evlilik, sevgililik…. Sonuçta ortada saf bir aşk yoktur, alışveriş vardır.
Aşkı arayanlar, önce kendilerinin aşık olması gerektiğini bilmezler. Aşkı bulmak için çıkılan yollarda, yaşadığınız her macera; sizi ya gerçek aşka taşır, ya uzaklaştırır. Aşk, kendinden vazgeçmekle mümkün olur. Aşkın o muhteşem sularında yüzmek için, kaç kişi egosunu, benliğini kaldırıp atacak kadar cesurdur? Bu sorunun cevabını bulduğunuzda, aşkın neden sizin kapıdan geçmediğinin sebebini de bulabilirsiniz.
Candan Ünal
Yüksek Topuklar