Doktorlar hata yaparsa bir kişi ölür, siyasetçi hata yaparsa toplum ölür. Bu çarpıcı cümleye aklınızdan geçen her türlü anlamı ve yorumu yükleyebilirsiniz… Evet önümüzdeki yerel seçimler için tüm partiler canhıraş çalışmalarına devam ediyorlar.. Her biri diğerinden farklı ve güzel bir yerel yönetim ve alanlar vaad ediyor. Bunlar yapılırken biri diğerini daima yeriyor. Siyaset denilince de zaten bunu anlıyoruz genelde. Ancak yerme ve övme hareketlerinde kişilik haklarını zedelememek gerekiyor. Ve siyaset içinde önemli ve büyüleyici pembe manzaralarla güzel günleri hayal ettiren bir özelliği barındırıyor MANİPÜSLASYON. Bu kelime bu günlerde siyasetle her zamankinden daha fazla içiçe..
Büyükler hep “temiz siyaset, temiz toplum” Derlerdi. Günümüzde siyaset ne kadar temiz, daha doğrusu temiz mi? Ya toplum?? Sürekli bir bilgi akışı içindeyiz, adeta başımız dönüyor ancak gelen bilgilerin hangisinin doğru ya da yanlış olduğunu yine kendimiz, vicdanımız ve ön sezilerimiz belirleyecek. Çünkü algıladığımız ve inandığımız kadar doğru ve gerçek her türlü bilgi..
Manipülasyon bir hastalık gibidir. Etkisi altındaki insanın enerjisini, düşüncesini, sevgisini ustaca farklı bir yöne çeker. Manipüle olanın değil manipüle edenin hizmetinde bir güce dönüşür adeta. Ve bu hastalık maalesef toplumumuzu çok ciddi bir biçimde sarıp sarmalamıştır. Manipülasyonla demokratik refleks birbirinin panzehiridir aslında. Ama bizim ülkemizde bu denge, manipülasyondan yana kaymış görünmekte. Demokratik refleksimiz çok cılız kalmış ve gelişememiş durumda, bu yüzden iktidarların mutluluk ve refah hikâyelerini bu kadar aç, bu kadar yoksul, bu kadar, işsiz ve bu kadar borçlu bir toplum olarak dikkatle dinlemeye devam ediyoruz.
Herhangi bir alanda siyaset yapanlar iktidara gelirken taahhüt ettikleri düşünce ve amaçların ne kadarını eyleme dönüştürmektedirler. Acaba vaat ettikleri görünür amaçların dışında gizil amaç ve düşünceleri var mı? Yoksa gerçekten de söz verdikleri gibi dürüstlük ve iyi niyetle vatana millete yönelik hedefleri gerçekleştirme çabasındalar mı?
Şimdi söze, HALKIN DEMOKRATİK REFLEKSİNDE
Halkın belli bir süre için yetki verdiği kişi ve grupları denetleme durumuna demokratik refleks adı verilir. Sanırım demokratik refleksimizi kullanmak yerine iktidarların mutluluk oyunlarına inanıyor, hayal ediyoruz. Ama artık halkımız hükümet üyelerinin yakınlarının ve büyük destekçilerinin yapay cennetlerini hayal etmeyi bırakıp artık kendi cehennemine dikkatle bakmalıdır. Belki halk böylece ne durumda olduğunu görüp anlayınca istemeden de olsa adı demokratik olan bir refleks verecektir. Cumhuriyet tarihinde hükümet olan partilerin iktidar olmadan önce ve iktidar olduktan sonra parti yönetimlerinde yer alan kişilerin ve yakınlarının mali durumlarında, vaatlerinde, söylemlerinde, tutum ve davranışlarında ne tür değişimler olduğunu hatırlamak gerek. Halkımız bugüne kadar ne kadar çok uyutulmuş, ne kadar çok sömürülmüş, ne kadar çok kullanılmış, ne kadar çok enayi yerine konulmuş görelim. Ve yine kimler, nerede, ne zaman, ne kadar ve nasıl mal mülk sahibi olmuş görelim. Zamanında hangi partiler hangi vaatleri vermiş sonra ne yapmış onu da görelim. Kısacası cumhuriyet tarihi boyunca ne kadar manipüle olduğumuzu ve demokrasi kültürümüzün ne kadar geliştiğini hep birlikte görelim.
TEKNOLOJİ çağında, neyin montaj, neyin de montaj olduğunu da iyi bilen uzmanlara dikkatlice kulak verelim.
nilhankirdi@hotmail.com