Ömür GEDİK sen sadece yaz!..
49. Antalya Altın Portakal Film Festivali başladı. Açılış seramonisi ve Cam Piramit’de düzenlenen yağmurla ıslanan ama güzel başlayan gecede, solist olarak karşımıza çıka çıka, sinema eleştirmeni ve Türk Pop Müzik sanatçısı Ferhat GÖÇER’le beraberliğinden tanıdığımız Ömür GEDİK çıktı. Verdiği mini konser süresince, geceye detone sesiyle damga vurdu, seçtiği şarkıların garipliği bir yana arkada kendisine eşlik eden VOKAL grubu olmasa daha da zor durumda kalabilirdi.
PORTAKAL ORDA KAL, köşe yazımdan sonra GEDİK’in çıkarttığı albümündeki çıkış şarkısı da aynı ismi taşımaktaydı ki, o yıl bu benim için de ilginç bir tesadüf olmuştu.. Portakal’lı yazılarıma PORTAKALIN EFENDİLERİ ile devam edip, şimdi de 49.Portakal’ın açılış tören gecesinin kritiğini yapmak kısmet oldu.
Türkiye’de özgün, pop, caz, halk, sanat, blues vs dallarındaki başarılı sanatçı bolluğu arasında, GEDİK’in boy göstermesi gerçekten şaşırtıcı oldu. Bu durum tabiî ki sinema eleştirmeni yazarın suçu olmasa gerek. Ona bu davete icabet etmek düşerdi ki, o da bunu yaptı.. Böyle bir film festivalinde sahnede yer almak popülaritesini artırması açısından da önemli bir fırsattı tabiî ki. Ancak tüm bu eleştiri arasında sahneye fiziken çok yakıştığını söylemek gerek. Bence, GEDİK mesleki açıdan yazılarında çok daha başarılı.
Dikkatimi çeken bir diğer husus da, sanatçılara ödül verilirken paylaşılan tanıtım filmlerindeki seslendirmenin diksiyon eğitimi almamış bir sesle yapılmış olması oldu. Böylesi özel bir film festivaline çok da yakışmadı. Aslında bu eleştirimi Göksel KUMSAL’a daha önceki bir festival resepsiyonunda iletmiştim. Sanıyorum o zaman da aynı ses kullanılmıştı. Tiyatro sanatçısı ve seslendirmen Işık YENERSU ödülünü alırken, işte ses işte kalite demeden geçemedim. Bu konudaki hassasiyetim yıllarca radyo yayıncılığı yapmam, seslendirme ve yayın konusundaki uzun emekli yıllarım ve TRT’den aldığın diksiyon terbiyesi olsa gerek. Kalite her zaman aranıyor, isteniyor çünkü bu festivalde her şeyin en iyisi hedefleniyor, en iyilere ödüller veriliyor, titizleniliyor ve bir yıllık bir emek ortaya konuluyor. En iyileri arasında, seslendirmenin de işini bilen birince yapılması gerekirdi diye düşünüyorum.
Geceye hükûmete gönderme yapan Cihat TAMER’in “Ben böyle sanatın içine tüküreyim diyen ve heykele ucube diyerek yıkan, sayın büyüklerimize rağmen, 2023’e hatta 2071’e kadar bu sanatın yaşayacağını diliyorum.” Sözleri damgasını vurdu.
Köşe yazmak bıçak sırtında yürümek demektir, köşe yazmak herkesin harcı değildir. Yazılanlar, verilen mesajlar, sadece yazarın fikirleri ve algıları noktasında düşüncelerini yansıtılış şeklidir. Her yazar, dikkate alınmak, okunmak ve yorumlanmaktan hoşlansa da yazı içeriğinin yazılma niyetinden daha farklı algılanılmasını hiç istemez. Dost acı söyler.
Umarım bu yazımdan da arzu etmediğim anlamlar çıkarılmaz.
nilhankirdi@hotmail.com