Kamu-Sen’in araştırmasına göre öğrencileri tarafından Şiddete Uğrayan öğretmenlerin oranı yüzde 65’leri buluyor. Bunun büyük bir bölümü ‘sözlü şiddet’ yer alırken yüzde 19’larda ise fiziksel şiddet mağduriyeti yaşanıyor. Akıl karı iş değil. Akla mantığa sığdıramadığımız bir gerçekle karşı karşıyayız. Eğitilmek için öğretmenlerin karşısına gelen öğrenci maalesef ruh hali bozulmuş, tükenmiş ve bitmişliğin son noktası davranışlarda eğitim öğretim görmeye çalıştığına tanıklık ediyoruz.
***
Bu şiddetin başlangıcı aslında Aile’nin tam göbeğindeki iletişimsizlikten başlıyor. Sonra da Televizyon denilen mucize aletin ‘Mahareti’nden kaynaklanıyor. Aileler eğitim öğretim görülecek mekânlara gönderdiği çocuklarına gerekli uyarıları yapmadığı sürece çocuklarına nasıl bir eğitim öğretim alacağı ve uygulamada neleri yapıp yapmaması konularında açıklamada bulunmadığı sürece okullarda öğretmenler kucağında maalesef bu sorunlu öğrencileri bulacaktır.
***
Çocuğun yetişmesi ve topluma faydalı bir birey olabilmesi için Okul, Aile, Çevre’nin tüm den katılım göstermesi gerektiği asla unutulmamalıdır. Dişlilerden birisi görevini yapmadığı sürece sorunlar boyutu dudak uçurtan şekillerde karşımıza her zaman çıkacaktır. Bir öğrencinin öğretmenine şiddet uygulaması ne demek? Nasıl el kaldırılır ve buna cesaret edilir anlaşılır gibi değil. Yüzde 65 oranının yüzde 19’u fiziksel müdahale yer alıyor.
***
Televizyon yapıcı özelliğinden çok artık ‘Yıpratıcı ve bir şey kazandırmayan’ özellik olarak karşımıza çıkmaya başladı. Durum böyle olunca da iş Ailelere kalmakta. Aileler üzerine düşen konularda duyarsız kalması, umursamaz oluşu çocuğun okulda şiddete ve başarısızlığa iten etkiyi artırmaktadır. Akşam Gazetesinde Mustafa Kozak’ın ‘Zehir Köy’ başlığı ile Türkiye’nin gündemine manşetten bomba gibi giren haberi ANSİAD’ın medya ödül yarışmasında bir kez daha kürsüye çıkmasına neden oldu. Mustafa Kozağın 21 gün süren hummalı çalışmasının eseri olan bu haber görüntülerini izlerken tüylerim diken diken oldu. Ellerine, boyunlarına, ayaklarına şırınga ile bir hemşire edasıyla zerk eden bu çocukların konuşmalarını saniye saniye dinledim, izledim. Kendilerini zehirleyen çocukların ilk dikkat çeken açıklaması ‘Ailemiz yüzünden’ diye başlayıp bitirdiği sözleri tüylerimizi ürpertti doğrusu.
***
Yani uyuşturucuya, kötü alışkanlıklara, beklenmedik çevre değişikliğinden kaynaklanan boşlukta meydana gelebilecek gelişmelerde Ailenin çocuk üzerinde etkisi oldukça çok. Bu yüzdendir Aileler çocuklarına öncelikle eğitim öğretim gördükleri bu yerlerde nasıl davranması gerektiğini, hedeflerin ve amaçlarının ne olup ne olmadığı konusunu eni konu çocuklarına anlatmalı ve öğretmenin karşısına öyle gönderilmeli. Uyuşturucuya meyilli öğrenciyi, sigara içip dumanını öğretmenin yüzüne üfleyen öğrenciyi, okul çıkışında yaka paça dağıtılmış bir şekilde öğretmenin yanından geçmeyi marifet sayan öğrenciyi öğretmen nasıl adam etsin?
***
Öğretmenlerimizin uğradığı bu fiziksel ve sözlü şiddet mağduriyetlerinde ağır disiplin cezalarının uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünmekteyim. Evet öğrencilerimiz eğitilmeli ve doğru yol gösterilmeli. Yüzde 65 oranında şiddete mağruz kalan öğretmenlerimiz şiddet uygulayan öğrencilerine ne kadar taviz vermiştir, bunları yapan öğrencilerin düzelmesi için ne büyük çaba sarf etmiştir kim bilir. Ancak yine de öğretmenden beklenen bu zihniyetteki çocukların ve öğrencilerin topluma kazandırılması beklenmektedir. Fakat bu hiçbir zaman tek başına olacak bir şey değildir. Her şey aileden başlıyor. Aileler bu konuda sağ duyulu davranmadığı sürece, salt “Çocuklarını okula göndermek olsun diye okula göndermiş olmaları” hiçbir zaman bu zihniyetteki çocuklarının toplumda yer bulmasının mümkün olmayacağını iyi bilmelidirler. O anlayışta ki bir öğrencinin ne öğretmen, ne doktor, ne da avukat olma şansı vardır.