Toplumu POLİS yapmayın!..
İş ki, toplumu POLİS olmaya sevk etmeye gör. Zaten şu son haberler ve gündemdeki öğrenci evleri meselesi nedeniyle Polis merkezlerine ihbarlar yağmur gibi yağmaktaymış..
Ne demek istediğimi sanırım anladınız. Toplumu polis olmaya sevk etmek son derece tehlikeli bir durumdur aslında. VURUN KAHPEYE filmini izlemeyen ya da o filmin adını duymayan yoktur sanırım. Aslında sadece toplumda öne çıkartılan, hakkında yalan yanlış yargıya varılarak katledilen niceleri var bu Dünya da.. Vurun Kahpeye’de onlardan biri. Olay birinin taş atmasıyla başlar, sonra diğerleri yağdırır. Önce birinin öncülük etmesi gerekir, böyle durumlarda, diğerleri de yüreklensin, sebeplensin, görev bilsin hani. Hele de bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı işaret ederse, vurulacak kahpeler o kadar çoğalır ki toplum birbiriyle düşman olur. Oysa kişi kendisini irdelemez, gözü hep başkalarındadır nedense. Şöyle bir boy aynasına vicdanınızı da önünüze koyarak düşünün bakalım, önce kendinizi yargılayın.
Yahu kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, Cumhuriyetin özgürleştirdiği, çağdaş, dinamik, ileri görüşlü insanlar olmamız gerekirken, neden hep gereksiz gündem maddeleri ve ahlâki sorunları gündeme getiriyor ve büyütüyoruz. Herkesin yaşamı kendisine özel ve özgür bunun altını kalın çizgilerle çizerseniz sevilirsiniz.
Niye ülkemizin ihracatından, dış ticaret açığından, gayri safi milli hasılanın düşüklüğünden, kişi başına düşen milli gelirden, emekli gelirlerinin azlığından, borçlarımızdan, enerji açığımızdan, Dünya’nın en ağır benzin faturasını ödediğimizden vs, vs bahsetmiyoruz.. Niye, niye?
Ben özgürlüğüme, hayatıma bekçi istemiyorum kardeşim. Bu benim hayatım ve hayatımı ben koordine ederim. Ailem bana gerekli ahlâki terbiyeyi verdi. İyi insan olmak için gerekli erdemi de kazandım. Yaşım 18’i geçti ve ben de artık bir bireyim. Kendi kararlarını alabilen ve hayatına doğru yön verebilen bir bireyim. Suç mu işliyorum?, Ne suçu bu? Arkadaşımın evinde kalmam mı suç? Toplum adına, ülke adına, bireysel olarak nasıl bir suç işliyorum ki, bu GÜNDEM maddesi oluyor. Benim tercihlerim toplumun önceliklerinin önüne geçiyor? Yapmayın Allah aşkına.. Komik, hem de ne komik. Bazen gerçekten düşünüyorum bu senaryoları hangi kalemler yazıyor? Bu nasıl bir tiraji komedi?
Dünya’da yaşayan tüm canlıların en çok değer verdiği duygu şüphesiz ki ÖZGÜRLÜK tür. Özgürlük üzerine nice savaşlar yapılmış, destanlar yazılmış, ağıtlar yakılmış, şiirler şarkılar söylenmiş. İnsanlara verilebilecek en büyük ceza ise ÖZGÜRLÜKLERİNİ KISITLAMAKTIR… Hapishaneler bu nedenle ceza evleridir, gerçekten suçu tespit edilmiş insanlar, hayati özgürlükleri kısıtlandığı için ceza evlerinde bulunmaktadırlar ve bu en büyük CEZADIR insanoğluna…
Özgürlüklerimiz bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamadıktan sonra hepimizin kutsal alanıdır, özelidir ve dokunulmasına tahammül edilmez, edilemez. Kimsenin bu konuda karar vermesine, toplum baskıları ve tabularına, namus bekçiliği yapmasına gerek yoktur. Kimsenin gözü kimsenin yatak odasında ve mahreminde olamaz. Herkes yaşamından kendi sorumludur iyisiyle kötüsüyle, günahı vebali herkesin kendi boynundadır. Sanane benim günahımdan, yoksa sen yapamadın diye mi bu düşmanlığın? Kanunlar önünde gerçekten işlenmemiş olan toplumsal suçların takibini yapın sizler. Faili bulunamamış masum insanlara zarar vermişleri bulun. Toplumu, toplum üzerine kışkırtmayın, toplumu ahlâk polisliğine soyundurmayın.
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ ile ilgili kararlar alınıyor ve bekçilik yapılması isteniyor, daha da önemlisi bir toplum baskısı oluşturulmaya çalışılıyor. Toplumun polisi, ahlâki anlamda yine toplum yapılıyor. Gerisini POLİS hallediyor, olay bu işte bu ancak 3.Dünya ülkelerinin mantığıdır.
nilhankirdi@hotmail.com