Son yıllarda çevremizde ve ekranlarda gördüğümüz, daha doğrusu gelinen son nokta bu işte…
İnsanlar, işsiz, çaresiz, parasız. Ve de bu durumda her şeyi yapabilecek kadar da düzeysiz. İşsizlik her şeyi yaptırıyor, insanı saptırıyor, herhangi bir yere işçi arandığını duyanlar, inanılmaz kuyruklar oluşturuyor. Özellikle de alınacak kadro kamu için ise..
Bir de olayın medya tarafı var. Her gün, kadın kuşağında yayınlanan çeşitli TV kanallarında yani gündüz yayınlarında neler oluyor, neler? Evlilik programlarında hele..
“Para verin, günü birlik aşklar yaşayayım. Para verin, evlilik gibi saygıdeğer bir kurumu bahis konusu yapayım. Para verin. ekrana çıkayım önüme gelene sataşıp hakaret edeyim. Kısacası para varsa, karşılığında “ne iş olsa yaparım bana ne değerlerden, bana ne namus anlayışından, etikmiş, ya da değilmiş bana ne, siz paradan haber verin…” Noktasına gelinmiş artık…
Medya da da, reyting kaygısı nedeniyle çok çeşitli reyting senaryoları yapılıyor. Para ile de insanlar bu senaryodaki rolü oynuyor. Bakınız izlenme oranlarını arttırmak için neler yapılıyor ve ne paralar alınıyor?….Mesela sahte bir aşk yaşayıp, bunu bahis konusu yapıp mahremiyeti (sözde), ekran başındaki izleyicilerle tartışmanın bedeli 20 Bin, ya da ölen oğlunu basına malzeme yapmanın bedeli rivayete göre bir ev… Bu ekonomik krizde halâ bu kadar cömertler mi? Bilmiyorum.
Canım analarımız, sizde mutfak masraflarınızdan, kendi ihtiyaçlarınızdan arttırıp yavrularınızın okul masraflarına destek olmaya çalışırken, o sabah ve öğle sonraları programlarını izleyip birilerinin cebini doldurun bilmeden, ve o programlar hep yayınlansın.…
Biliniz ki duygularınızla, inançlarınızla, değerlerinizle oynanıyor. Ama birileri bu yaşanılanlardan çok keyif alıyor, benden söylemesi… Hatta geceleri yataklarına yattıklarında ya da kendilerince dost, bizce işbirlikçi masalarında yemeklerini yerken, içkilerini yudumlarken, “yurdum insanını da pek bir yolunası gördüm yahu” Deyip, sinsi sinsi gülüyorlar. Ya da sahte kavgalar, sataşmalar… Kendi bahçesinde dal olamamışların, çıkıp milletin bahçesinde ağaç olmaya çalışması…
Söylediği (çocuk şarkısı bile olamayacak) iki şarkıyla kendini sanatçı sananlar… Ve onları programlarına alıp seviyesizliklere sırf biz daha çok izleniyoruz, ego tatmini için fırsat yaratanlar…
Sonra, kalkar birileri bir yerlerde amacımız şov yapmak diyen ve espri yaptıkları her hallerinden belli olan sanatçıları eleştirmeye kalkmaz mı? Yahu sizlerin eleştirmeye hakkınız var mı ki? Kimi kime anlatıyorsunuz? Ne demiş atalarımız?
“Ayinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz”
nilhankirdi@hotmail.com