ÜLKEMİZDE KADINLARIMIZ HAK ETTİĞİ YERDE Mİ ?
Acaba Ülkemizde Kadınlarımız hak ettiği yerde midir? Onlarla ilgili yapılan hizmetler yeterli midir? Toplumun ve ailemizin kadınlara bakış açısı nasıldır, kadınlarımızın sahip olduğu bilgileri değerlendiriliyor mu? Kadınlarımız kendilerini kabul ettirmeleri için ne denli ilkeli ve kararlıdır? Bu konuda verdikleri mücadele yeterli midir?
Ne yazık ki bu soruların cevabına ben koskocaman Hayır diyorum.
Ülkemizde kadınlarımız ne kadar çalışkan ve zeki olduklarını, azim ve kararlılıkla her alandaki başarılarını Türk kadını olarak tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Anadolu’muzun birçok kırsal yöresinde dahi artık kadınlarımız teknolojinin de getirdiği yenilikler sayesinde her alanda kendilerini yenilemekte ve geliştirmekte, yeni arayışlara ve başarılara koşmaktadır. Bir takım nedenler ile eğitimini tamamlayamayan kadınlarımız yine de daha ileriye doğru yol almak için arayış ve azim içerisinde olup kendi imkânları ile başarıyı yakalamak gayretindedir.
Ancak halen Türk Kadını Ülkesinde hak ettiği değeri görmüyor, korunmuyor yasal hakları yeteri kadar savunulmuyor. Bilhassa kırsal yörelerimizde kadınlarımız aydınlatılmıyor, Ülkemizde halen erkek egemenliği devam ediyor ve kadının hak ve özgürlükleri, duyguları, başarıları göz ardı ediliyor. Çalışan, üreten, kazanan, yaptığı işte en üst konuma gelen, adından söz ettiren, saygın, başarılı kadınlarımız olmasına rağmen yinede eşinden farklı şiddet eylemi görüyor.
Eşinin başarısını göz ardı eden, ailede kendisini tek egemen olarak gören bazı erkekler eşlerinin çalışmalarını engelleyip aile içinde kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamakta ve toplumda eşlerinin kendilerinden bir adım ileri gitmelerine tahammülleri olmamaktadır.
Bilhassa kırsal yörelerimizde halen aileler kız çocuklarını okula göndermeyip eğitimine engel olarak daha küçük yaşlarda, başlık parası alarak, görücü usulü ile sevmediği, istemediği kişi ile zorla evlendirmeye devam etmektedirler. Böyle olunca kızlarının kişisel hak ve özgürlükleri elinden alınıp, mutsuz evlilikler çoğalmakta ve intihar olayları artmaktadır.
Türk Ceza Yasasının Kadınlarımıza ne tür yenilikler getirdiği, her türlü şiddet ve taciz olayları karşısında kendi hak ve özgürlüklerini nasıl koruyacakları konusunda kadınlarımıza yeterli bilgi ve eğitim verilirse zor durumda kalan kadınlarımız mağdur olmaktan kurtulurlar. Bu konuda tüm yetkililerimizin çalışmaları bence yeterli değildir. Oysa zor anlarda nerelere başvuracakları konusunda kadınlarımız yeteri kadar aydınlatılırsa intihar ve olumsuz olaylar, boşanmalar azalacak, daha mutlu aileler oluşup, daha gülen yüzlü, başarılı yeni genç kuşaklarımızın yüzünde güller açacaktır diye düşünüyorum. Türk kadını, Türk anası her türlü hizmete ve korunmaya layıktır.
Dünya Sağlık Örgütü şiddeti “Eşlere uygulanan fiziksel, psikolojik ya da cinsel hasara yol açan her türlü davranış” olarak tanımlamıştır. Ayrıca töre cinayetleri, görücü usulü ile küçük yaşta evlilik, berdel, beşik kertmesi, başlık parası yüzünden zorla evlendirilmeler de birçok şiddet eylemi arasındadır. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kadın Dernekleri ve daha buna benzer kurum ve kuruluşların, sosyal derneklerin bu konuda daha çok titiz çalışarak bilhassa kırsal yörelerimizdeki kadınlarımıza sahip çıkıp, onlara kazandıkları yasa ve haklarını öğrenmelerini sağlayan yoğun eğitim çalışmaları yapmalıdırlar. Kadın Danışma Merkezlerimiz yeteri kadar tanıtılırsa kadınlarımız zor anlarında başvuracağı, sığınacağı yerleri öğrenerek ayakta kalmayı başaracaklardır. Ülkemizde her üç kadından birisinin farklı şiddet eylemi gördüğü kanıtlanmıştır.
Ülkemizin tarihte verdiği Kurtuluş mücadelesinde Türk kadınının emeğine şükran borçluyuz.Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşında, Ülkemizin zor durumda kaldığı her anda kahraman Türk Kadınlarımız ülkesi için sayısız mücadele vermiş ve çalışmıştır. Türk kadınının üstünlüğünü tüm dünyaya kanıtlamışlardır. Ülkemizin bugünlere gelmesinde emeği geçen bütün Kahraman Türk Kadınlarımızı saygı ve minnetle anıyorum, nur içinde yatsınlar. Bizlerde onları kendimize örnek alarak azim ve kararlılıkla, ilkeli olup toplumda hak ettiğimiz yeri almak ve korumak için çok çalışmalıyız. Zamanımızı olumlu değerlendirip, daha çok okuyup, kendimizi eğiterek üretici olup, geriye kalıcı eserler bırakmalıyız. İşte o zaman kendi ayaklarımızın üzerinde kalmayı başarıp, kadın gücü ve emeğimizi topluma kanıtlayıp, her türlü zorluğu aşabiliriz. Belki o zaman kadınlarımıza saçı uzun, aklı kısa, sen kadınsın sus, kadın milletinin sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, eksik etek, kadındır o ne anlar. v.s gibi bazı haksız ve anlamsız, toplumdaki yanlış görüşleri tamamen yok etmeyi başarabiliriz veya azaltabiliriz. Ülkemizde kadınların çoğunlukla ikinci sınıf vatandaşlıktan kurtulmasını ilkeli ve kararlı mücadelemizle sağlayabiliriz.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk her zaman Türk Kadınını üstün görmüştür ve “Şuna kani olmak lazımdır ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” demiştir.
SABİHA SERİN
sabihaserin@gmail.com
Yorumlar kapalı.