İrade Dışı Programlanma ve Kodlanma / Nilhan KIRDI

İrade Dışı Programlanma ve Kodlanma

Bu yazımda sizlere hiyerarşi ve demokrasi kavramlarının, içerik ve anlamları üzerine bir bakış sunmak istedim.

Aslında birbiriyle ne kadar zıt ama hayatın tam da göbeğinde olan bu iki kavramın yaşamlarımızı nasıl derinden etkilemekte olduğunu bu yazıyı okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Çünkü demokrasi ile hiyerarşinin aslında birbirleriyle ezeli ve derin bir düşmanlıkları bulunduğunu göreceksiniz. Bu yüzdendir ki, demokrasinin, hiyerarşi ile bitmez tükenmez bir davası vardır.

Hiyerarşik güçler, toplumun gerçekliklerine umursamazca yaklaşırken, demokrasiyi savunan güçler, yaratıcılık ve üretkenlikleriyle, sürekli insanlığı beslemektedirler. Yaşamda umudu, merhameti ve bereketi temsil etmektedirler.

Hiyerarşi denildiğinde tarih boyunca yapılan zorbalık ve zulümler, yalan ve komplolar akla gelir. Hiyerarşi ile birlikte toplumsal süreçte başlayan dayatma ve istismar yöntemleri, yaşamın her alanına müdahale eder ve hiyerarşi, her olguyu, her süreci kendi çıkarına göre şekillendirir. Demokrasi denilince de, insanların aklında ve toplumsal bellekte, her zaman toplumsal barış, toplumsal özgürlük ve toplumsal adalet yer alır. Hiyerarşik kavram ve kurumların tamamen egemen olduğu bir toplumsal yaşamda, tam, eksiksiz ve gerçekte demokratik bir yaşamdan bahsetmek giderek hayal olmaktadır.

Geçenlerde kandil nedeniyle dualara AMİN derken dikkatimi çeken bir duruma dikkatlerinizi sunuyorum. Artık mevlit dualarında Atatürk ve silah arkadaşlarının hiç zikredilmemesine dikkat çekiyor ve tepki gösteriyorum. Dualarda Atatürk yok ama iki dönemdir oynayan Osmanlı dönemini anlatan dizi ve tarihi olgulara dayanarak olsa gerek, Kanuni Sultan Süleyman’ın adı özelikle zikredilmekte. Tarihte iz bırakan liderlerin değişim ve gelişim gösterenlerin isimleri elbette yer almalıdır. Ancak son büyük liderimiz olan ATATÜRK’ün adı her zaman ve özellikle yer almalıdır diye düşünüyorum. Bana göre de HİYERARŞİK düzenin topluma yaptığı dayatmaya en çarpıcı örneklerdendir. Giderek akıllardan, yüreklerden izinin silinmesine neden olacak bir durumdur.

Demokrasi, toplumu oluşturan bireylerin kendi iradeleriyle özgürce karar alabildikleri topluma yayılan bir yaşam ve ilişki biçimi olmaktan çıkıp, toplumsal ilişkileri ve yaşamı birilerinin belirlediği, insanların kendi iradeleri dışında karar verilen bir organa, diktatörlüğe dönüşür. Böylece toplumun, bireyin, insanın kendine yabancılaşması, kendisi olmaktan çıkması süreci başlar, başlatılır.

Demokrasinin var olduğu pek çok ülkede, yapay, lafta, göstermelik ve tırnak içinde bir demokrasi olduğu, tabana, halka yayılan gerçek halk demokrasisiyle adından başka bir benzerliğinin olmadığı açıktır. Böylece insanların hayatı, kendi iradeleri dışında programlanmaya ve kodlanmaya başlanmış ve devamı da politik etkenler nedeniyle sürdürülmüş olacağı açıktır.

nilhankirdi@hotmail.com

Exit mobile version