12 Eylül evet-hayır referandumu olarak bilinen anayasa maddelerindeki değişikliğin oylaması sürecinde hep birlikte çalışan kadrolar, şimdi darmadağın olmuş durumda. İl başkanlığıyla, ilçe ve belde başkanlıklarıyla Haziran 2011 genel seçimlerinde birlikte çalışan MHP kadroları, ayrışmaya başladı.
Ali Adnan Kaya’yı il başkanı seçilebilmesi için destekleyenler, yönetimde yer alanlar artık yok veya rakip. Bu işin müsebbibi Adnan Kaya’nın başarısızlığı mı?, kişisel egoları mı?, veya dengeleri iyi koruyamadığı mı?.
Bu uzmanlık sorusuna, benim gibi birçok kişi cevap aramaya devam ediyor.
Kadın kolları ise ara sıra objektiflere poz verip birkaç ziyaret yapmakla yetindi. Ramazanda pişi dağıtmaktan başka ses getiren bir faaliyetlerini ben hatırlamıyorum. Demek ki güçlerini birleştirip ortaya koyamadılar veya destek bulamadılar. ‘Yiğidi öldür ama hakkını ver’ sözünü burada kullanmakta yarar görüyorum, geçmişten bu yana görev yapanlar, Ali Adnan Kaya da dâhil, ellerindeki malzemeyle yemek yapmaya çalıştılar, güçleri o kadardı denilebilir.
Seçimde oylar arttı diye övünüyorlar, ama Antalya’nın nüfusu zaten kat kat arttı, doğal olarak seçmen de arttı.
Diğer ilçelere bakınca da aynı sönüklüğü izledik durduk. Kepez ilçe başkanı Süleyman Kılınç ile Adnan Kaya’nın hemen hemen bir yıldır aralarının iyi olmadığı söylenir, belki de Süleyman Kılınç’ın kafasında o günlerden projeler vardı.
Aynı şekilde Muratpaşa İlçe başkanı Osman Çetin de İl teşkilatının faaliyetlerine fazla katılmamıştı, kamuoyunu meşgul edecek ve de çok ses getirecek gündemler yarattığına şahit olmadık. Belki de basınla fazla haşır neşir olamadığından, basın duyurmadı.
Adayların fazla olması, canlılık olarak yorumlanabilir ve partinin geleceği açısından umut vericidir. Türkiye Cumhuriyetinde yasal olarak her vatandaş her makama aday olabilir. Bu konuda kimsenin bir diyeceği olamaz.
Ama siyasetinde bir adabı olmalıdır, kamuoyunun ahlaki bulduğu davranışlar olduğu gibi, içine sindiremediği durumlar da vardır.
Tarafsız gözle dışarıdan bakanlar çok şey görebiliyor. Bu konuda en iyi gözlemciler elbette gazeteciler.
Mehmet Yıldırım’ın aday olup olmayacağı tartışmalarının olduğu dönemlerde, MHP camiasından birçok kişi, Süleyman Kılınç’ın, ‘Mehmet Yıldırım aday olursa desteklerim’ dediğini söylüyordu.
Geçtiğimiz gün Kılınç’ın Osman Çetin’i destekleme kararı alarak adaylıktan vazgeçmesine ben hariç birçok kişi şaştı. Çünkü ben yıllardır Antalya’nın hafızasını taşıdığımdan, kimin ne yapacağını, kimle ittifak kurduğunu, nerede ne zaman kol kola gireceğini, az çok bilirim.
Dikkatimi çeken bir durum da, bir kısım genel merkez üyesi ve eski il başkanları saflarını belirlemişler. Bu işin ucunda büyük kongre veya gelecekteki seçimler olduğuna göre, herkes destekçilerini şimdiden ayarlamak istiyor herhalde. Adaylık açıklamalarında fotoğraf karelerinde görünenlerden, oyun kurucular da anlaşılıyor zaten. Bu karelerde bulunanların birçoğu safiyane destekçiler olsa da, eskiden beri siyaset ilmini yalamış yutmuşları siyasi hafızası olanlar hemen anlıyor. Süleyman Kılınç’ı, Osman Çetin’i desteklemesi için kimin ikna ettiğini anlamak için basın açıklamalarında yanlarında oturanlara bakmak lazım.
Bu kavga bitmeyecek gibi
Hani miras telaşına düşmüş, mahkeme koridorlarında kavga eden aile bireyleri gibi, bu aday yarışı sonrası, il ilçe ve beldelerden oluşan MHP Antalya ailesi mensuplarının kavgası da sürecek gibi.
İki ilçe başkanı aday oluyor, sonrasında il başkanıyla beraber yol arkadaşlığı yapan Ali Alpay Bilge aday oluyor, bir de Bilge için, ‘genel merkez tavsiye etti’ şeklinde dedikodu üfleniyor.
Çevre belde başkanları ve belediye başkanları farklı adayların basın açıklamalarında görüntü veriyor, bazıları destekledikleri adayları açık açık dile getiriyor. İlk yerel seçimde, meclis üyeliklerinin şimdiden ulufe olarak dağıtıldığı bile konuşuluyor.
Bütün bu olan bitenler, bazı kanaat önderlerini rahatsız etmiş olmalı ki, Mehmet Yıldırım’ın aday olması için harekete geçmişler.
Genel merkez yöneticilerinin ve Antalya milletvekillerinin adaylardan bazılarını desteklediği yönünde söylentiler var ama inanan fazla yok.
Bir de yöneticilerin yazdıkları delege listelerini, rakip adaylardan gizledikleri ve
genel başkan yardımcısı Semih Yalçın’ın günlerdir Antalya’da dolaştığı konuşulmakta.
Bu koltuk kapma yarışından, Türk Milliyetçiliği davasına gönül vermişler, oldukça rahatsız.
Aklıma eski bir söz geldi ‘Töre konuşursa, han susar’ denilirdi, Ülkücüler hassas duruş sergilerse, töre konuşacaktır.
Cengiz Savaşeri