Hindistan’ın Çattişgarh eyaletinde devlete ait kısırlaştırma merkezlerinde 15 kadının ölümü ülkenin bu alandaki karanlık tarihini yeniden gündeme getirdi. Hindistan’daki kısırlaştırma kampanyası 1970’lerde, Dünya Bankası, İsveç Uluslararası Kalkınma Kurumu ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’dan alınan on milyonlarca dolarlık destekle başladı..
Bireysel özgürlüklerin askıya alındığı 1975’teki olağanüstü hal döneminde, eski Başbakan Indira Gandhi’nin oğlu Sanjay Gandhi, çoğu insanın ‘dehşet verici’ olarak nitelendirdiği yoksul erkeklerin kısırlaştırılması uygulamasını başlattı. O dönem polisin köyleri kuşatıp, erkekleri sürükleyerek ameliyathaneye götürdüklerine dair haberler duyulmuştu. Uygulamadan Salman Rüşdi ‘nin ‘Geceyarısı çocukları’ adlı romanında da bahsediliyordu. Gazeteci Mara Hvistendahl’a göre, bir yıl içinde 6,2 milyon gibi hayrete düşüren sayıda erkek kısırlaştırıldı…
Kısırlaştırmada Nazileri geçti’
Hvistendahl, bu rakamın Nazilerin yaptığı kısırlaştırmaların 15 katı olduğunu söylüyor. Baştan savma yapılan bu kısırlaştırma ameliyatlarında iki bin erkek öldü. Hvistendahl, “Hindistan’ın karanlık devlet eliyle nüfus planlaması tarihinde, genellikle genetik iyileştirme amacıyla yapılsa da, yoksullar hedef alındı. Çattişgarh’daki trajik kadın ölümleri uygulamanın bugün hala sürdüğünü gösteriyor” dedi…
Kadınlar, erkekler kadar direnemiyor
Hindistan’da 1970’lerde aile planlaması başladığından beri erkeklerin kısırlaştırılması daha kolay olsa da, kadınlar üzerine yoğunlaşıldı. Hvistendahl, kadınların isyan etmeye daha az yatkın olarak kabul edildiği için seçildiklerini düşünüyor. Resmi rakamlara göre, Hindistan’da 2013-2014 yılları arasında 4 milyon kısırlaştırılma ameliyatı gerçekleşti. Erkeklereyse 100 binden daha az ameliyat yapıldı…
haber3