Atasözlerinin birçoğunu kayda değer bulurum. Birçok konuda kulağımıza küpe olacak sözler söylenmiştir. ‘ne ekersen onu biçersin’ şeklindeki atasözüne bakınca, yetiştirdiğimiz genç nesillere gereken azami titizliği göstermemiz gerekiyor.
Çocuklar üzerindeki eğitim sistemleri kurarak1896 dan 1952 yılına kadar çeşitli çalışmalar yürüten, Maria Montessori adlı bir İtalyan kadınının yaptıklarını paylaşmadan edemeyeceğim.
1896 yılında İtalya’nın ilk kadın doktoru olarak tarihe geçen Montesori, özürlü çocukların yetiştirilmesinden, kadın haklarının savunuculuğuna kadar birçok alanda faaliyet göstermiş.
Kadınların çalışmasının yasak olduğu dönemlerde, başarılar göstermiş, eğitim kurumları açmiş, ünü dünyaya mal olmuş, İngiltere’den, Almanya’ya, Hollanda’ya, sonraları Hindistan’a kadar faaliyetler yapmış. Nobel Barış Ödülü için aday gösterilmiş.
Hayatını özellikle özürlü ve kimsesiz çocukların yetişmesine adayan bu bilim insanı için yazabileceğim çok şey var.
Bu üstün gayretlerle oluşan eğitim kurumları, günümüzde Montessori okulları olarak dünyanın birçok yerinde faaliyette. Okullardaki eğitim sistemi, çocukların yetişmesi açısından çok beğenildiği için, birçok ülkede bu sistem uygulanıyormuş.
Maria Montessori, bir ülkenin geleceğinin iyi yetişmiş nesillere bağlı olduğunu anlamış, yalnız kendi ülkesinin çocuklarını düşünmemiş, dünyaya açılmış, dünya çocuklarına gelecek hazırlamak için yola çıkmış.
Bizim insanlarımızdan da yüzlerce eğitim gönüllüsü var elbette. Sabancıların açtığı okullar ve burslarını, Fetullah hocaefendi’nin dış ülkelerdeki kolejlerini, Füsun Saylam’ın çağdaş yaşamı destekleme derneği vasıtasıyla yıllardır verdiği bursları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Turan Yazgan hocamızın Türk Cumhuriyetlerindeki Üniversitesini misal verebiliriz.
Dünya’nın kabul ettiği bir başka lider de bizim içimizden çıktı. Dünyada bir ilk olarak 23 Nisan çocuk bayramını, dünyaya hediye etti.
Kurtuluş savaşı sonrası, bir dizi milli kurumlar oluşturan Mustafa Kemal Atatürk, eğitime verdiği önemin yanı sıra geleceğimiz çocukları hazırlamak için 23 Nisan’ı çocuk bayramı olarak ilan edip, dünyaya mal etmiş.
Sonrasında gelen iktidarlar da, atılan bu temelin üzerinde ilerlemiş. Artık dünya ülkelerinin çocuklarının her 23 Nisanda Türkiye’ye geldiğine şahit oluyoruz.
Türk’ün bu örnek faaliyetini, dünyada takdir etmeyen yoktur herhalde.
Geleceğimizi teslim edeceğimiz, dünya barışını koruyacak iyi nesillerin yetişmesini sağlayan bu girişimlerin artarak sürmesi en büyük dileğimiz olmalı.
Barış ve huzur dolu nice 23 Nisanlar dileklerimle hoşça kalın, iyi yetişmiş gelecek nesillerin elinde yaşayın.
Cengiz Savaşeri