GAZETECİLER KAVAL ÇALMALI
Geçmişte bir kanaat önderi büyüğümüz sohbet esnasında “GÜMÜŞ ZURNA SİZİN NEYİNİZE, GİDİN KAVAL ÇALIN” demişti.
Yıllar geçti bu söz kulaklarımdan gitmedi. 0 gün bizi aşağıladığını düşünmüştüm ve alınmıştım.
Yavaş yavaş YUNUS misali hamlıktan çıkmaya başlayınca, yani PİŞERKEN bu cümleyi daha iyi kavramaya başladım. Hele bir de siyasi sürtüşmelere, koltuk kavgalarına ve acımasız entrikalara şahit oldukça fazla bulaşmamayı, elime gümüş zurna almamayı tercih eder oldum. Yani boyuma kiloma göre KAVAL çalıp ince ses çıkararak tepki almamanın doğruluğuna inanır oldum.
Şarklı alışkanlıklarıyla ve batılı özentileriyle yoğrulmuş bir toplumun içinde fazla ileri gidilmemeli. Savaşlardan çıkmış, Cumhuriyet döneminde iki kere ihtilal yaşamış bir ülkemiz var. Cumhuriyet öncesindeki kalkışma hareketlerini, son dönem padişahları, isyanları, işgalleri falan anlatmak da doğru değil. Kim bilir yazmaya kalksak yine kızanlar olur. O ZAMAN, KAVALA DEVAM ETMELİ.
Son yıllara baktığımızda, ERGENEKO ve BALYOZ adlarıyla birçok kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Tutuklular haklarında epey iddialar ortaya atıldıydı. Kuvvet komutanlarından, subaylara kadar suçlular vardı. Aniden, iddiaları ortaya atan bir HAHAM karşımıza çıkmıştı ve sonrasında Kanada’ya kaçmıştı. Bir ara yayın yasağı getirildi ve biz gazeteciler daha çok meraklanmıştık. Profesörlerden bürokratlara, emniyet mensuplarından, sivil toplum kuruluşları mensuplarına kadar tutuklamalar oldu. Hele bir de gazetecilerin tutuklandığını görünce şaşkınlıktan daha öte duygular içinde kalmıştık. O günlerde de aklıma GÜMÜŞ ZURNA İLE KAVAL karşılaştırması gelmişti. Tutuklulara verilen cezalar için Silivri eylemleri ise hala hafızalarda.
Günler, aylar geçti KUMPAS-PARALEL YAPI gibi terimler öğrendik. Meğer bu paralelciler hükümette, medyada, güvenlik güçlerinin içinde ve her yerdeymiş. Cumhuriyetin bazı savcıları bile aralarındaymış.
Nereden bildiğimizi sorarsanız, Ergenekoncuları tutuklatanların sonradan kumpasçı veya paralelci oldukları ileri sürüldü. Tüm medya günlerce bahsetti ve biz de öğrenmiş olduk. Şimdi demokrasi ve özgürlükler adına veya devleti temizlemek adına tutuklama yapanlar, benzer suçlarla kendileri suçlanıyor. Yani adeta bir NÖBET DEĞİŞİMİ YAŞANIYOR.
Yine kabahatlilerin birçoğu gazeteci. Bu gazeteciler bana sorsalardı gümüş zurnayı bırakın kaval çalın derdim. Bu ülke batıyla şark arasında sıkışmıştır, ‘ne zaman ne olacağı belli olmaz’ derdim. İleri demokrasi gibi, basın özgürlüğü gibi lafları söylemeyin derdim. Bizim buralarda, batılı ülkelerdeki gibi ülke yönetenler çarşıda pazarda ailecek dolaşmıyor işine şahsi arabasıyla veya bisikletle gitmiyor derdim.
Aslında dememe gerek de yok. Ben nasıl az sesi çıkan kaval çalıyorsam bana bakarak kaval çalmalarını tavsiye ederdim.
Araştırmacı gazeteci, doğruları yazan korkusuz yazar denilince sanki ömürleri uzayacak. Aksine stresten ömürleri kısalacak haberleri yok. Sanki gazeteci olunca illa böyle konularla mı ilgilenmek lazım. Ağaçlar, kuşlar gibi, aşk eğlence gibi ilgilenecek birçok olay varken.
Cengiz Savaşeri