DRAM, İNSANLIĞA DÖNÜŞTÜ ama…
KEŞİF EKİBİ olarak 20. Gezimizi Gaziantep’e yaptık. Gaziantep’de NİZİP ve KARKAMIŞ’da Suriye’li mültecilerle (Kamplardan sorumlu yetkililer MİSAFİR denilmesini arzu ediyorlar) olduk.
Burada bir insanlık dramının, insanlığa nasıl dönüştüğüne şahit olduk. İnsanlığı gösteren elbette TÜRKİYE. Çünkü vatanımıza, evimize gelen bu insanlar, gerektiği gibi karşılanmış. Geleneksel TÜRK misafirperverliği gösterilmiş. Kamplardaki çıta yüksek tutulmuş ve her türlü ihtiyaç düşünülmüş. Eğitimi, sosyal yaşamı, yeme-içmesi, çamaşırı-ütüsü, Dünya ile entegrasyonu, marketleri, yaşam alanlarındaki ihtiyaçlarına varıncaya kadar herşey düşünülmüş.
En büyük ihtiyaçları malûm can güvenlileri. Zaten bu ihtiyaçları nedeniyle ülkemize sığınmışlar. Hepsi kaygılı, korkulu, üzgün, akıbetlerinin ne olacağını bilmiyorlar. En çok da ÇOCUKLARI için üzülüyorlar. Ellerindeki laptop larla ülkelerinin haberlerini okuyorlar. Bizler onları yerlerinde görme ayrıcalığını edindik. Gözlerindeki korkuyu, kaygıyı ve de minneti o kamplarda gördük. Sadece Gaziantep’de 120 Bin Suriye’li bulunuyor. Ülkemizde şuan itibariyle 600 Bin, yıl sonunda ise 1 Milyon 100 Bin Suriye’linin olacağı tahmin ediliyor. Üstelik geri dönüşleri ülkelerindeki sorunlar bugün hallolsa, en erken 3-5 yılı bulabilecekmiş. Yani uzun süreli misafirler…
Gelelim madalyonun diğer yüzüne…
Koordinatör Vali Sn, Veysel DALMAZ’ın havaalanında karşıladığı ekibimize, Nizip Kampındaki iftar ve sonrasında verilen brifingin ardından kamp gezisinde gördüğüm manzarada, aslında deprem yaşayan ve konteynır kentlere yerleşmiş bulunan kendi halkımızı görüyor gibi hissediyorum. Birbirimize çok benziyoruz. Yakın geçmişte Van depreminde yaşanan o korkunç tabloda insanlar doğa felaketinden kaçmışlardı. Buradaki Suriye’liler ise kendi siyasi felaketlerinden ülkelerinden ZORUNLU GÖÇ ile kaçarak canlarını kurtarmışlar. Ülkemize sığınan bu insanlara, sizleri alamayız denilemezdi elbette ama daha fazlası ve daha da fazlası gelirse ne olacak?
Koordinatör Vali Sn, Veysel DALMAZ çok kaygılı… Ülkemizin yanlış politikalarına dem vuruyor. Sınırlarımızın kontrolsüzlüğünü ifade ediyor. Siyaset ve dengeler üzerine yaptığımız özel sohbetlerde hassasiyetini dile getiriyor, ifade sınırlarını içinde… Barış sürecine değiniyor evet barış güzel ve destekliyoruz ama karşımızda dediğinin ardında durabilecek bir MUHATAP var mı ki? Diyor. Bugün dediğinin yarın arkasında olmayan bir muhatap ile BARIŞ nereye kadar? Diye sürdürüyor sohbeti. Terör örgütü PKK’nın Suriye yapılanması PYD’nin. Suriye sınırımızda dalgalanan bayrağını ve oldu bittiye getirilen bir Ortadoğu düzeninde, Türkiye’nin çok dikkatli bir politika izlemesi gerektiğini belirtiyor. Bu sözlerini evlâtlarına, sevdiklerine ve vatana bir borç olarak gördüğü için ifade ediyor adeta… Koordinatör Vali Sayın DALMAZ’ın sözlerinin dikkate alınması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Yurtta BARIŞ, Dünya’da BARIŞ diyen ulu önderimiz M.Kemal ATATÜRK’ün çocuklara ve barışa verdiği öneme vurgu yaparak, yazımı Sevgili Ayhan ATASAYAR’ın çocuklar üzerine yazdığı şu dizelerle bitiriyorum..
ÇOCUK OLDUKLARI İÇİN AĞLARIM
Ben katledilen çocuklara, Çocuk oldukları için ağlarım…
Bakmam çocuğun cinsine, Bakmam ırkına soyuna, sopuna, bakmam dinine,
Ben öldürülen çocuklara, Çocuk olduğu için ağlarım,
Bakmam Türk mü yoksa Kürt mü?
Bakmam Arap mı Yahudi mi?
Bakmam Rus mu Amerikalı mı?
Bakmam Japon mu Çinli mi?
Ben elleri, kafaları kopan çocuklara, Çocuk oldukları için ağlarım..
Ve onları vuran elleri lanetlerim…
Bakmam Türk mü Müslüman mı?
Bakmam Amerikalı mı Hırıstiyan mı?
Bakmam İsrailli mi Yahudi mi?
Bakmam Arap mı Sünni mi Şii mi?
Bakmam zalimin dinine, milliyetine,
Ben her yaştan çocuğun , Sarılırım kanlı bedenine…
Ayhan ATASAYAR
nilhankirdi@hotmail.com