Öteden beri söyleriz, devlet uyumaz, her yerde eli kolu var deriz.
Evet, devletin her yerde eli kolu vardır. Tapu dairesinden, milli Emlak müdürlüklerine, emniyet, jandarma teşkilatından, Cumhuriyet savcılarına kadar devletin eli kolu vardır.
Ormanlara devlet karışır, vergileri müdürlükleri yoluyla devlet toplar. Eğitim kurumlarımız, okullar, sağlık hizmetleri dâhil Tüm belediyeler devletin kontrolü altındadır. Yani her yerde devletin varlığını hissedersiniz
Dış ülkelerde aleyhimizde gelişen olayları, planları devletin istihbarat birimleri takip edip öğrenir ve hükümete bilgi aktarır. Devletimizin sınırları içinde suç teşkil eden faaliyetleri de emniyet güçlerinin istihbarat birimleri yani polis ve jandarma kuvvetleri takip eder.
Vatandaşların desteği olursa, suç ve suçlular gerekli yerlere bildirilirse, bu görevlerde daha iyi netice alınır. Bu yönde, gazetecilerin de yükü olmalı. Araştırmalarıyla ortaya çıkan bazı olaylar sayesinde, veya rastladığı olumsuzlukları haberleştirdiklerinde, yetkililer harekete geçebilir. Bütün bunlar, bu ülkenin ekmeğini yiyerek yetişmiş her ülke vatandaşının görevleri olmalı.
Peki tüm vatandaşlarımız, üzerine düşen görevlerin bilincinde mi?. Bu soruya tümüyle evet denemez. Bana ne düşüncesinde olan veya beni sokmayan yılan isterse bin yıl yaşasın gibi söylenmiş safsatalara itibar edenleri bir yana bırakırsak, ülkesini vatanını seven, gelecek nesillere iyi koşullarda bir yaşam standardı bırakmak isteyen aklıselim herkes olumsuzlukları görüp dile getirmeli. Üstelik ihbarcı da olmalı.
Bir ülkenin vatandaşları, birer istihbarat elemanı gibi çevresini izlerse, duyarlı olup yetkilileri uyarırsa, kamu yararına görev yapan güçler daha rahat iş çıkarır.
Devletin kurumlarında suiistimal varsa, gelen ihbarları kulak arkası edenler veya yaptıkları suiistimallerden istifade edenler olursa, yine vatandaşlar veya STK lar devreye girmeli, gazeteciler de bu çürük elmaları deşifre etmeli.
İşte bu bilinçle hareket eden vatandaşları olan ülkelerdeki devletler uyumamış olur. Terörün üstesinden gelinir, şehit de verilmez.
Dış ülkelerde görev yapan istihbarat elemanlarına bu konuda çok iş düşüyor, Kuzey Irak’ta Peşmerge başı Barzani’nin kontrolünde kurulan silah fabrikasını, üretilen silahların nerelere ve kimlere gönderileceğini iyi takip etmeliler.
Sınırlarımıza yapılan sızma hareketlerini önceden haber alabilmeliler. İşte bunlar olursa gene devlet uyumamış olur.
Hatırladığım kadarıyla, Hun İmparatoru ATİLLA ‘sınırlarda sorunlar varsa en iyi çözüm, sınırları genişletmektir’ demiş. Hiç belli olmaz, yüzyıllardır dünyada sınırların değiştiğini biliyoruz.
Devleti ve kurumlarını meydana getirenler kim?. Hepsi bu ülkenin çocukları değil mi?. O zaman hepimiz birimiz için veya hepimiz biriz deyip, önce vatan demeliyiz ve vatan için duyarlı bir şekilde bilinçli bireyler olmalıyız.
Bizler varsak, ülke var, devlet var. Hepimiz üzerimize düşeni yaparsak devletimiz de hep uyanık kalır.
Cengiz Savaşeri