Bünyamin, 40 Gün sonra evinde
Haber amacıyla gittiği Suriye’de 26 Kasım 2013’te kaçırılan Milliyet gazetesi foto muhabiri Bünyamin Aygün, 40 günlük esaretin ardından özgürlüğüne kavuştu. Aygün, kaçırıldığı günden bu yana serbest bırakılması için girişimlerini sürdüren MİT ekibi tarafından teslim alındı.
Milliyet foto muhabiri Aygün, 40 gün önce haber amacıyla gittiği Suriye’de muhalif gruplar tarafından kaçırılmıştı. Hatay Yayladağ’dan 26 Kasım Salı günü Suriye’nin Selkin köyüne geçen Aygün, burada haber çalışması yaptıktan sonra bir muhalif komutanın kendisiyle görüşmek istemesi üzerine gazeteyi arayarak bu komutanla görüşeceğini belirtmişti. Bu telefon konuşmasından sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Aygün’ün Suriye’de rejim ve Özgür Suriye Ordusu karşıtı radikal bir grubun elinde olduğu iddia edilmişti.
Yeri tespit edildi
Milliyet gazetesi yönetimi, Aygün’den haber alınamaması üzerine durumu zaman kaybetmeden Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’na bildirdi. Milli İstihbarat Teşkilatı da (MİT) Aygün’ün nerede olduğunu belirlemek ve serbest bırakılmasını sağlamak için girişimlere başladı. Uzun süren çalışmalar sonucu Aygün’ün kimler tarafından kaçırıldığı ve nerede tutulduğu tespit edildi.
Aygün’ün bulunduğu bölgeden alınması için çalışmalara başlandığı dönemde, bölgede yoğun çatışmaların başlaması ise operasyonu geciktirdi.
Milliyet muhabirinin serbest kalması için devrede olan ve uzun arayışlardan sonra Aygün’ün yerini net olarak tespit eden MİT, elde edilen bilgileri Milliyet gazetesi yetkilileri ve Aygün’ün ailesi ile de paylaştı.
Ancak bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle Aygün’ün ve onu almaya gidecek olan MİT ekibinin zarar görmesini önlemek için uygun an beklendi. Bölgedeki çatışmaların son günlerde zayıflaması üzerine MİT, Aygün serbest kalmasını sağlamak için düğmeye bastı.
‘Ayakkabımı çok beğendi’
MİT’in Dış Operasyonlar Başkanlığı’na bağlı 8 kişilik özel ekip, dün Aygün’ü elinde tutan muhalif gruptan teslim almak için sınırdan 20 kilometre içeri girdi. Özel tim burada Bünyamin Aygün’ü çatışma bölgesinin dışına çıkartmayı başardı. Aygün ve beraberindeki tim, daha sonra Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptı. Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan ülkeye giriş yapan Aygün, “Terlikle mi geldiniz?” sorusu üzerine “Arkadaşlar ayakkabılarımı çok beğendi, o yüzden ayakkabılarımı aldılar, terlikle gönderdiler” dedi.
Başbakan Erdoğan, uzakdoğu seyahatine başlamadan önce Aygün’le ilgili müjdeyi, “Bünyamin Bey ile ilgili olumlu gelişme var, yani dakikalar diyebiliriz inşallah. Az önce müsteşarım da aradı, ‘Her an arkadaşlarımız kendisini alabilirler’ dedi. Şimdi biz de o müjdeyi bekliyoruz. Belki de biz hareket etmeden arkadaşlarımız kendisini almış olurlar” sözleriye verdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Twitter’daki mesajında, “Başbakanımızın Japonya’ya hareketinden önce kurtulduğu müjdesini verdiği Milliyet Gazetesi fotomuhabiri Bünyamin Aygün ile az önce görüştüm. Kendisi şu an Türk sınırına çok yakın bir noktada ve kısa süre sonra memleketine dönmüş olacak. Aygün’ün mutluluğu telefonda sesinden hissediliyordu” ifadesine yer verdi.
‘Çok sevinçliyiz’
Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila da, çok sevinçli olduklarını belirterek, Aygün’ün serbest bırakılma süreci ile ilgili olarak Başbakanlık’ın ve Dışişleri Bakanlığı’nın sürekli olarak devrede olduğunu söyledi. Aygün’ün tutulduğu yerde çok şiddetli çatışmaların olduğunu belirten Bila, “MİT mensubu bir ekip Bünyamin’i tutulduğu yerden kurtarmış oldu” dedi. Aygün’ün serbest bırakılması için emeği geçenlere teşekkür eden Bila, Aygün ve ailesine geçmiş olsun dileklerini illetti.
Bila, kısa bir süre önce Aygün’ün bir videosunun kendilerine ulaştığını, sağlıklı ancak biraz zayıflamış gördükleri Aygün’e kavuşmasının sevincini yaşadıklarını belirtti.
fft16_mf3938804.jpeg
Aygün Türkiye’ye getirilmeden önce Bakan Davutoğlu ile telefonda konuştu.
‘Çok zor günler yaşadım’
Bünyamin Aygün, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada zor ve acı günler yaşadığını söyledi. Her şeye rağmen kendi ülkesinde olmanın müthiş bir duygu olduğunu vurgulayan Aygün, “Şu anda kendi ülkeme ayak basmış olmak, doğrusu bu kadar insan beklemiyordum. Oradaki sürecin uzayacağını düşünüyordum. Sorgulama bitince 20 gün sonra biraz daha rahat oldu benim için. Sonuçta ne olursa olsun elleriniz kelepçeli, gözleriniz bağlı saatin üçünde beşinde sürekli yerleriniz değiştiriliyor. Bilmediğiniz bir yerde sorguya alınıyorsunuz. Gözüm kapalı nerede tutulduğumu bilmiyorum. İşkence yapılmadı açıkçası ama tabiki sorgu normal bir sorgu olmuyor. Beni kaçıran örgüt El-Kaide bağlantılı bir örgüttü” dedi.
Kendisini kaçıranların “kadı” dediği kişinin yaklaşık 20 gün sonra hakkında karar verdiğini dile getiren Aygün, “İnfazla ya kurşuna diziliyor ya da kesiliyor. ‘Seni keseceğiz, kesilmek senin için daha onurlu, son sözlerini söyle’ dediler. Tabiki çok zor oldu” ifadelerini kullandı.
İslam Cephesi etkili oldu
Bünyamin Aygün’ün serbest kalmasında, Suriyeli muhaliflerce Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı kurulan “İslam Cephesi” üyeleri etkili oldu.
Aygün, görevli olarak gittiği Suriye’de El Kaide unsurlarınca kaçırıldı. Aygün’ün tutulduğu bölgede, El Kaide’ye karşı Suriyeli muhalif grupların bir araya gelerek kurduğu “İslam Cephesi” adındaki grup ile El Kaide’nin Suriye’deki uzantısı olan IŞİD arasında çatışma yaşandı. Çatışma sonucunda IŞİD unsurlarının bölgeyi terk etmesi üzerine, “İslam Cephesi” üyeleri Aygün’ün kurtarılmasını sağladı. Daha sonra MİT’in yurt dışı özel timi bölgeye girerek, güvenliğini sağladıkları Aygün’ü Suriye’den çıkardı.
Dün öğle saatlerinde basın meslek örgüteri ve gazeteciler Bünyamin Aygün’ün Suriye’de kaçırılması ve 40 gündür kendisinden haber alınamamasını Galatasaray Lisesi önünde protesto etti. Akşam saatlerinde ise Aygün’ün kurtulduğu haberi geldi.
‘2014’te sağ kalırsam kurtulacağım’
Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye ayak basan Bünyamin Aygün, Milliyet gazetesi Haber Araştırma Müdürü Pınar Aktaş ve eski Fotoğraf Servisi şefi Yurttaş Tümer’le buluştu.
Kurtulmanın sevinciyle gazetemize kısa bir açıklama yapan Aygün şunları söyledi: “2013 bizim için gerçekten kötü bir yıldı. Annemi kaybettim, meslektaşlarımızı kaybettiğimiz acı bir yıldı. Hep ‘2013’te sağ kalırsam 2014’te kurtulacağım’ diye umut ettim. Benim için ilk önce infaz kararı verilmişti. İnfaz edileceğim psikolojisiyle gözlerim kapalı, ellerim kelepçeli günler geçirdim. Geceleri ayaklarımı bağlıyorlardı. Hakkımda Türkiye’de haberler çıktıkça casus olmadığım anlaşıldı. Bu haberlerin bana çok faydası oldu. Her gece kurtulduğuma dair rüya görüyordum. Şuan kurtulduğuma inanamıyorum, rüyada gibiyim.”
Milliyet