Atatürk, ölümünden 2 ay 5 gün önce 05/09/1938 de vasiyetnamesini yazdı. Vasiyet, 28 Kasım 1938’de açılıyor.
74 yıl önce bu gün yazdığı vasiyetini, yazıldığı tarihin yıldönümünde yorumsuz olarak paylaşmak istedim.
1-Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2- Her seneki nemadan, bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3 – Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4- Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5- İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.
6- Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumları’na tahsis edilecektir.”
Görüldüğü gibi, bu kısa vasiyette, silah arkadaşı İsmet Paşa’nın çocuklarının yüksek tahsillerini yapması için, kendi gelirinden fon ayrılmasını istiyor. Bu konu epey tartışma konusu olmuştur. O yıllarda İsmet Paşa sağ olduğu halde Atatürk’ün çocuklarının eğitimini karşılamak istemesi manidardır.
Vasiyetnamedeki son maddede Türk Tarih Kurumuna ve Türk Dil Kurumuna destek verilmesini istemesi, Atanın Türk diline verdiği önemi ve de Tarihimizin yaşatılmasını ne kadar istediğini ortaya koyuyor. Milletin, varlığını konuştuğu diliyle sürdürebileceğini, tarih bilinciyle de, köklerine sahip çıkarak geleceğe güvenle yürüyeceğini, Atatürk iyi biliyor.
ATATÜRK TÜRK’ÜN TARİFİNİ YAPIYOR;
Manevi kızının ‘Türk kimdir’ sorusuna, getir kağıdı kalemi diyerek aşağıdaki satırları yazıyor.
Bu ülke, yeryüzünün beklemediği, asla ummadığı bir eşsiz varlığın yüksek yansımasına, yüksek düzlem oldu. Bu düzlem, en az 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiğin içindeki çocuk, doğanın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından önce korkar gibi oldu sonra onlara alıştı. Onları doğanın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur; yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
Anayasa maddelerinin çalışmasını sürdüren Türk büyüklerine buradan bu tarifi dikkate almalarını talep ederim. Başka söze gerek var mı?,
Cengiz Savaşeri