52. Uluslararası Antalya Film Festivali
ALTIN PORTAKAL’IN
ULUSLARARASI ADAYLARI BELLİ OLDU
52. Uluslararası Antalya Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde yer alan 10 film belli oldu. Altın Portakal yarışında, Hindistan’dan İsveç’e, Filistin’den Danimarka’ya uzanan geniş bir yelpazedeki yapımların yanı sıra iki de yerli film var.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma programı belli oldu. Dünyanın saygın festivallerinden ödüller sahibi olan yapımların Türkiye prömiyerlerini yapacakları bölümde, Türkiye’yi de “Rüzgarın Hatıraları” ve “Kalandar Soğuğu” filmleri temsil edecek. Uluslararası basında haklarında sıklıkla yazılar çıkan ve sinemaseverler arasında heyecan yaratan filmler Türkiye’de ilk defa Antalya’da seyirci ile buluşacak.
Bu seneden itibaren uluslararası arenada saygınlığını ve gücünü arttırmak hedefi ile son derece titizlikle oluşturulan film programında yer alan 52. Uluslararası Antalya Film Festivali Uluslararası Yarışma Filmleri:
– BRIDGEND (Yön: Jeppe Ronde / Danimarka)
– KUŞATILMIŞ / ENCLAVE (Yön: Goran Radovanoviç / Sırbistan & Almanya)
– KAYIP KIZLAR / GIRLS LOST (Yön: Alexandra – Therese Keining / İsveç)
– KALANDAR SOĞUĞU (Yön: Mustafa Kara / Türkiye & Macaristan)
– MASAAN (Yön: Neeraj Ghaywan / Hindistan & Fransa)
– TAŞA YAZILMIŞ HATIRALAR / MEMORIES ON STONE (Yön: Şevket Emin Korki / Almanya & Irak)
– DEVRİMCİLER / PIONEER HEROES (Yön: Natalya Kudryashova / Rusya)
– RÜZGARIN HATIRALARI (Yön: Özcan Alper / Türkiye & Almanya & Fransa)
– YEMİNLİ BAKİRE / SWORN VIRGIN (Yön: Laura Bispuri / İtalya & İsviçre & Almanya & Arnavutluk & Kosova & Fransa)
– POPSTAR / THE IDOL (Yön: Hani Ebu Essed / Filistin)
Bu yıl ilk kez 50 bin Euro ile de ödüllendirlecek En İyi Film Altın Portakal’ının yanı sıra ilk kez En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Müzik, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu kategorilerinde de ödül dağıtılacak olan Uluslararası Yarışma’nın kazananları 6 Aralık 2015 Pazar akşamı gerçekleştirilecek Kapanış Töreni’nde belli olacak.
– BRIDGEND, konusunu gerçek hayattan alan bir hikaye. Sara ve babası Dave, ergen intiharlarıyla gündeme gelen Bridgend kasabasına taşınır. Kasabanın yeni polis memuru olan Dave, bu intiharlar zincirini sonlandırmaya çabalarken Sara da kasabadan bir genç olan Jamie ile bir ilişkiye başlar. Çocuklar ve ebeveynler arasındaki ilişkinin karanlık taraflarına bir yolculuk olan Bridgend’in başrolünde; Lars Von Trier’in “Dalgaları Aşmak” filminde, Harry Potter serisinde ve “Wilbur Ölmek İstiyor”da izlediğimiz Adrian Rawlins de rol alıyor. Jeppe Ronde’un yönettiği film, Tribeca Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Kurgu dallarında ödülün sahibi oldu. Bridgend County’de 2007 Aralık ve 2012 Ocak ayları arasında resmi olarak bildirilmiş 79 intihar vakası yaşanmıştı. Çoğunluğunu ergenlerin oluşturduğu vakalarda hiçbir kurbanın intihar notu bırakmaması dikkat çekmişti.
– Kosova-2004. Savaştan 5 yıl sonra… 10 yaşındaki Hıristiyan Nenad, dedesini defnedebilmek için düşman hattını geçmeye kararlıdır! Kuşatma altındaki bölgeden çıkıp, Müslüman toplumu arasında kendine dost edinip dedesini, kendine yaraşır bir törenle toprağa vermek istiyor. Peki, bu tahmin ettiğinden zor olabilir mi? Yönetmen Goran Radovanoviç KUŞATILMIŞ/ENCLAVE’de, “Nefret, iki etnik topluluğun halen aralarında duran farklılık ve çeşitlilik korkusu üzerine kurulu. Korku ise sevginin eksikliğidir” diyor. Filip Subariç, Denis Muriç ve Nebojsa Glogovaç’ın başrolleri paylaştığı film, Moskova Film Festivali’nden Seyirci Ödülü ile dönmüştü.
– Alexandra-Therese Keining’in yönettiği İsveç yapımı KAYIP KIZLAR / GIRLS LOST, kışkırtıcı bir film. Filmin uyarlandığı, Jessica Schiefuer’in Pojkarna adlı romanı, İsveç’te provokatif konusu yüzünden büyük tartışma uyandırmıştı. Peri masalı ve imajinasyon, büyümenin ne anlama geldiğini kızların perspektifinden anlatan gerçekçi bir tarifle bir araya geliyor. Film, 14 yaşındaki üç kızın, Kim, Bella ve Momo’nun, cinsel kimliklerini, aşkı ve cesareti keşfetmelerinin ve çocukluktan yetişkinliğe geçişlerinin hikayesini anlatıyor. Filmin tüm oyuncuları yeni isimlerden oluşuyor. Mandus Berg haricinde hepsinin ilk kamera önü tecrübesi.
– 2007’de “Umut Adası” filmiyle göçmenlik konusuna dikkat çeken genç yönetmen Mustafa Kara, geçtiğimiz hafta Tokyo Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ve İzleyici Ödülü ile ayrılan filmi KALANDAR SOĞUĞU ile doğduğu topraklara dönüş yapıyor. Karadeniz’in bir dağ köyünde ailesiyle yaşamakta olan Mehmet, bir yandan beslediği birkaç hayvanla günlük ihtiyaçlarını temin ederken diğer yandan büyük bir tutkuyla dağlarda maden aramaktadır. Madenden umudunu kesmişken duyduğu bir haberle yeni bir maceraya girişerek Artvin’deki boğa güreşlerine katılma kararı alır. Toronto’da büyüleyici görüntü yönetimi ve etkileyici hikayesiyle övülen film, ayağının tozuyla katılacağı Antalya Film Festivali’nde Türkiye Prömiyeri’ni gerçekleştirecek.
– Neeraj Ghaywan’ın ilk uzun metrajı MASAAN, gösterildiği Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış bölümünden FIPRESCI ve Avenir ödülleriyle döndü. Daha iyi bir gelecek arayanların hikayesi: Fakir genç Deepak, sosyal statüsü farklı bir kıza umutsuzca gönlünü kaptırmıştır. Parmaklıkların ardından salınan genç öğrenci Devi, ilk aşkının ortadan kayboluşuyla yaşadığı suçluluk duygusuyla boğuşmaktadır. Polis suistimalinin kurbanı olan, Devi’nin babası Pathak, para yüzünden ahlaki değerlerini kaybetmiştir. Küçük Jhonta ise kendine bir aile aramaktadır. Filmde Hindularca kutsal kabul edilen Ganj nehrinin yanı başında kurulmuş Benares şehri de adeta gelenekle modern hayatın karşılaşmasına ev sahipliği yapan ayrı bir karakter olarak yer alıyor.
– Çocukluk arkadaşı olan Kürt Hüseyin ve Alan, Irak’ta, 1988’deki Enfal kampında yaşanan Kürt soykırımını konu alan bir film yapmaya girişir. Öğrenecekleri şey ise sinema yapmanın aslında kendi kimlikleriyle yüzleşmek demek olduğudur. Yönetmen Şevket Emin Korki TAŞA YAZILMIŞ HATIRALAR/MEMORIES ON STONE’da, bu bölgede ve genel olarak Orta Doğu’da film yapmayı, “Bermuda Şeytan Üçgeni”ne girmeye benzetirken kendine özgü koşullar dolayısıyla trajedinin bir anda komediye dönüşebildiği bu ‘özgün’ biçimi önemsediğini vurguluyor. Asia Pasific Screen Awards’ta UNESCO ödülüne layık görülen filmde Hüseyin Hasan, Nazmi Kırık, Ala Riani ve Shima Molaei rol alıyor.
– Berlin Panorama bölümünde yer alan, Natalya Kudryashova’nın yönettiği DEVRİMCİLER/PIONEER HEROES, naif bir büyüme hikayesi. Moskova’da yaşayan, okuldan arkadaş olan Olga, Katya ve Andrew, basitçe mutluluğun peşindedir. Olga, dizilerde oynar. Katya büyük bir PR ajansında çalışır. Evli bir adama aşıktır. Andrey bir siyaset bilimcidir. Sıkı çalışmanın getirdiği stresten video oyunları oynayarak kurtulmaya çalışır. 1987’de ise hepsi de kahraman olmayı hayal eden çocuklardı. Yıl 1987 ve onlar, Genç Öncüler olmaya hazırlanıyor! Andrey, ölümü ortadan kaldırıp insanlığı kurtaracak bir buluş peşinde! Olga, Sovyet çocuklarını yakalamaya çalışan ajanların izini sürüyor! Katya bir lider olmanın hayalinde! Şimdi umutları, hayalleri, beklentileri yok. Tek istekleri, hayatlarını, “kalan herkes gibi” sabit, “istikrarlı” sürdürebilmek. Yönetmen Natalya Kudyashova filmde Olga rolüyle de karşımıza çıkıyor.
– Bol ödüllü ilk filmi “Sonbahar” ile Türkiye sinemasının yakın dönem klasiklerinden birine imza atan ve kariyerine “Gelecek Uzun Sürer” ile devam eden yönetmen Özcan Alper, son filmi RÜZGARIN HATIRALARI’nda bu kez Anadolu coğrafyasının kayıp zenginliğinin peşinde. II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde muhalif şair ve ressam Aram’ın, Türkiye’den kaçmak zorunda kalmasıyla birlikte, evrakları gelene dek Sovyet sınırındaki küçük bir dağ köyünde saklanmasıyla başlayan film, Aram’a yolculuğunda yardımcı olan Mikahil ve onun evinde kalan Meryem ile yeni gelişmelere gebedir. Montpellier Film Festivali kapsamında CİNEMED’de senaryo birinciliği ve Rotterdam Film Festivali Huberts Bals fonundan da senaryo desteği alan filmde, Alper’in ilk fimi “Sonbahar”daki performansıyla adından söz ettiren Onur Saylak’ın yanı sıra, Mustafa Uğurlu, Sofya Khandamirova, Murat Daltaban, Ebru Özkan ve Tuba Büyüküstün, gibi önemli isimler de yer alıyor. Rüzgarın Hatıraları; geçtiğimiz yıl Antalya Film Forum’un Work in Progress ödülünün de sahibi olmuştu.
– Berlin’de Altın Ayı için yarışan, Tribeca Film Festivali’nde Nora Ephron Ödülü’nü kazanan YEMİNLİ BAKİRE/SWORN VIRGIN, yönetmen Laura Bispuri’nin ilk uzun metrajlı filmi. Elvira Dones’un romanından uyarladığı filmde, son olarak “Aç Kalpler”deki performansıyla hatırladığımız güzel ve bol ödüllü oyuncu Alba Rohrwacher’ı başrolde izleyeceğiz. Kadınlığını, özgürlüğüne feda eden bir kadın… Yıllar sonra ise yeniden bir kadın olabilmek için bu kez onurundan vazgeçmesi gerekecektir. Hana Doda, kendisine gelecek olarak bir ev kadını olmaktan başka bir şey vaat etmeyen Arnavutluk’taki küçük kasabadaki kaderinden kaçan bir kızdır. Amcasının rehberliğinin yardımıyla eski bir kanun üzre yemin eder ve sonsuza kadar bakire kalmak kaydıyla özgür bir erkek olarak yaşamaya başlar. Köylüler için Hana, ‘yeminli bakire’ olarak ‘Mark’a dönüşmüştür. Fakat yıllar sonra bu elbise de dar gelmeye başlar. Mark, İtalya’ya bir yolculuğa çıkar; geçmiş ve bugün, erkeklik ve kadınlık arasında.
– American Idol’un Arap versiyonu! Ve kazanan; düğün şarkıcısı Asaf! “Vaat Edilen Cennet” ve “Ömer” filmleriyle büyük başarı yakalayan Filistinli yönetmen Hani Ebu Essed POPSTAR/THE IDOL’da Asaf’ın hikayesinin peşine düşüyor. Böylece biraz geriye gidip 10 yaşındaki Asaf ve müzik tutkusunu paylaşan 20 yaşındaki ablası Nur’la tanışıyoruz. Enstrüman sahibi olup arkadaşları Eşref ve Ömer’le grup kurma niyetindedirler. Ancak Gazze’deki gerçek hayatın şartları kendini dayatınca Nur, özel yeteneğini keşfettiği kardeşi uğruna kendini geri çekip sadece onun için çalışmaya başlar. Gazzeli ve Filistinliler için Asaf, umudun cisimleşmiş halidir. Gazze gençliğinin, yetenekleriyle, çevrelerini saran engelleri aşabileceklerinin bir kanıtı.