Kendi kimliklerini çeşitli başarı öyküleri ile taçlandıran kadınlarımıza çeşitli çicek isimleri vererek, tanıtmaya, paylaşmaya çalıştığım bu sütunlarda bugün sözün bittiği, insanlığın hiç olmadığı, vahşetin bolca olduğu bir kadının başından geçenleri anlatmaya çalışacağım. Bu kadının adı hiç olmadı ve galiba olmayacak…
İlkokulu bitirdi,seralarda çalışan annesine yardım ederek kısmetini beklemeye başladı..
19 yaşında olmuştu, artık bir evi, kocası olsun istiyordu, anne, babası acele etmeyelim, kendi köyümüzden birisi olursa daha iyi olur, diyorlardı.. O gün geldi, yakın köyden bir kamyon şoförü talip oldu.. Yüzünü bile görmediği on yaş büyük bir adam.. Olsun kendi evi olacaktı, komşularının yanında artık söyleyecek sözü olacaktı..
Düğün, dernek bitti, ve tüm aile ile birlikte oturma, kayınvalidenin, görümcelerin tüm işleri, kısaca köle gibi bir hayat başlamıştı.. Bir haftalık gelin iken nedensiz yediği dayaklar, kocasının biraz garip istekleri.. ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, nereye düşmüştü, bırakıp gitse, komşular ne der.. çaresiz çekiyordu..
Köle gibi hissediyordu kendini, haftada bir ortaya çıkan kocası tuhaf cinsel isteklerde bulunuyordu.. Karşı koyunca dayak, şiddet.. Bir sene sonra hamile olduğunu anladı.
Kocası Antalyanın kenar köşe semtlerinden birinde bir gecekondu tutmuş,komşuların yardımı ile günler geçiriyordu.. Hamile iken yediği dayağın haddi hesabı yoktu.. Arasıra geldiği evde sarhoş olup, hiç nedensiz hamile karısı döven adam..
Ailesine hiç bir şey olmamış gibi davranan genç kadın zor bir doğumla kızını dünyaya getirdi, çocuk özürlü idi..Bebek hemen amaliyata alındı, yemek borusundaki sıkıntı uzun tedavi ile biraz iyileşti, hiç yanında olmayan kocasını artık annesinden saklayamıyordu.. Annesi boşanması gerektiğini söylüyordu, ama çocuk ta vardı.. ne yapacaktı.. Yine kendi evine döndü..
Aç, bilaç geçen günler, 2 yaşına gelen kızını da dövüyordu kocası.. Bir gece yine kocası garip cinsel isteğini zorla yapmak istedi, karşı koyunca bayılınca kadar dövüldüğünü hatırlıyordu, birde çok canının yandığını hayal meyal hatırlıyordu, sabah kendine gelince her yeri kan içindeydi, zar zor annesini aradı, sonrasını hatırlamıyordu..
Hastahanede gözlerini açtığında büyük bir ameliyat geçirdiğini,daha da bir çok ameliyat olacağını söylüyorlardı.. Ne olmuştu.. Kocası denen adam cop ve kürek sapı ile makattan tecavüz etmiş, tüm bağırsakları parçalanmiş, pislikler karın boşluğuna dağılmış,rahim parçalanmış…
Aradan dört yıl geçti, hala büyük tuvaletini tutamıyor, 30 yaşında 30 kilo,yemek yiyemiyor, kaç tane ameliyat olduğunu, ne kadar yoğun bakımda kaldığını hatırlamıyor..İki büklüm olmuş hali ile yaşlı bir kadın gibi.. O adam ise hapiste, iyi hali nedeniyle açık cezaevinde, ama hala korkuyor.. Henüz mahkemeler bitmedi… Kendisine bez bağlamak zorunda kalan annesi olmasa ne yapacaktı, bilmiyordu..
Can güvenlikleri yok, maddi sıkıntı çok, artık asla eskisi gibi olmayacak bedeni ve ruhu var, yaşadığı onca acıyı; aklı ve ruhu nasıl tamir edecekti, nasıl yenileyecek… Hiç bir şey bilmiyor, sadece boşanmak ve o adamın uzun süreli ceza almasını istiyordu, başka bir isteği yok..
Ve şaşırıyor tvlerde kadın ve erkek eşitliği gibi konular duyunca.. Acaba ne anlama geliyordu…Kendisinin bir adı bile yokken, bunca vahşeti yaşamışken, eşitlik, hak, adalet ne demekti…