Bir araştırmacı dost, e-posta ile Mono Sodyum Glutamat ‘ MSG’ hakkında bilgiler yollamış.
MSG adlı madde yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyormuş. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyormuş.
O yüzden gıda üreticilerinin birçoğu, MSG’yi satışları arttırdığı için kullanıyorlarmış.
Son yıllarda tartışılan GDO (Genetiği İle Oynanmış) ürünler konusu gündemde iken bir de bu şeytanlığı öğrenince, bu emperyalistlerden iyice korktum.
Uzmanlara göre, bu madde, sinir hücrelerine zarar veriyormuş. Merkezi sinir sistemine bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, hastalıkları, SARA(Epilepsi) Göz retina tabakası hasarı, Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, OBEZİTE, Pankreas hasarı, DİYABETİK RAHATSIZLIKLAR, böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar yapıyormuş.
Üstelik anne karnındaki bebeklere de aynı tahribatları yapabiliyormuş.
Bu madde özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS’ lerde çok kullanılmaktaymış. Ayrıca soslu olarak kapalı ambalajlarda piyasaya sürülen tatlandırılmış birçok üründe kullanılıyormuş.
Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri birçok üründe varmış.
Anlaşılan, Küresel ticaret devleri, insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmıyor. Onların amacı çok kar etmek, çok daha fazla büyümektir.
Bu mamullere, televizyon, gazete ve duvar reklamlarında sıkça rastlıyoruz, zaten al beni si olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunuluyorlar.
Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de sanki beyinlerimize kazınıyor.
Son zamanlarda organik tarım yapan özel şirketler türedi ama bu doğal ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkûm edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar artmış durumda.
Son yıllarda ortaya çıkan yeni hastalıklar ve hastalıkları üretenler, deva olacak ilaçlarını da ihmal etmeyip üreterek, çift yönlü para da kazanıyor olamazlar mı?.
Çağın silahı diyebileceğimiz genetiği değişmiş ürünler ile insanlığı etkisizleştiriyorlar.
Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun bilinçli olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halklarıdır ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır. Bizim yerli üreticilerimizin bazıları da, Emperyalist üreticilerden öğrendiklerine, derslerine iyi çalışmışa benziyor.
Şimdi yaklaşan yılbaşı nedeniyle hepimiz evlerimize KURUYEMİŞ, Çikolata, Şeker alacağız. İçki içenler için de bir uyarı yapayım, SAHTE İÇKİLERE de dikkat etsinler. (Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu) Belgesi olmayan yerlerden ve üzerinde Tarim Bakanlığının İznine dair ibare olmayan ürünlere alışveriş yaparken dikkat etsinler. Bandrolsüz içki ve sigaraları almasınlar. Ucuz bulup almak işimize gelebilir tabii, ama hayatımızın o kadar ucuz olmadığını unutmayalım.
Hoşça kalın, yeni yılda da sağlıklı kalın.
Cengiz Savaşeri
