ŞEBİ ARUZ
Konya da her yıl 7-12 Aralık günlerinde Şebi Aruz kutlaması, törenleri, ziyaretleri coşku ile yapılırdı.
Hazreti Mevlâna’nın Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri’, etkinlikleri modern biçim ile ilk defa 1937 yılında Konya’da, önce türbe ziyareti ,sonra konferans ve dinleti gibi etkinliklerle başlamıştır. Bu yıl törenlerin 83.cü yılı olacaktır. Geçen yıl 7-17 Aralık’ta düzenlenen 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenlerini 39 bin 750 kişi izlemiştir. Sema törenleri ise 10 bin seyirci kapasiteli Konya Kongre Merkezinde gündüz ve gece seansları olmak üzere yapılırdı.
Sema Tasavvuf müzik dinlenirken yapılır, insan kalbinin atış ritmini müzik takip eder. Mevlana’nın müzik olmadan çarşıda, sokakta, camide sema yaptığı söylenir. Müzik yapanlara “Mutriban” denir. Mevlevilerin sema yapması için düzenlenen yerlere Semahane denir. Sema yapanların her yere ve herkese aynı mesafede olması için, semahaneler daire şeklinde düzenlenir. Sema eden kişilere “Semazen” denir. Mevlevi olmadan semazen olunmaz. Çünkü sema, Mevleviliğin bir bölümüdür. Sema “aç karnına” yapılır dönerken “Allah’ı” düşünmek önemlidir. Sema yapmasını her Mevlevi mutlaka bilir. Meşk edip sema etmeyi öğrenmeye “sema çıkarmak” ve sema öğrenmiş kişiye “semazen” denir. Eğitimlerde, yuvarlak bir tahtanın ortasına sabit bir şekilde sema yapmaya alışmak için bir çivi çakılır. Çivinin bulunduğu yere “tuz” dökülür. Ve çivi Sol ayak başparmağı ve ikinci parmak arasına sokulur ve çark atılır. İlk başlarda 18 çark atılır, sonra her gün bu sayı arttırılır. Bakıldığında “1” sayısı gibi gözükmek için eller çapraz şekilde omuzlarda kavuşturulur. “Allah’a şehadet ediyorum” demektir. Semanın düzenli yapılması için görevlendirilen kıdemli dervişler vardır. Çarklar fazlalaştıkça, kollar yavaşça açılır, belli bir süre sonra tennure giyilir.
Ancak Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteren Kovid-19 salgını nedeniyle ölümlerin Pik yaptığı şu günlerde, seyahatler kısıtlanmış, kapalı mekanlarda gerçekleştirilen toplantı ve törenlere az sayıda katılımcı izni verilmiştir. 22-30 Eylül’de de bu sebepten dolayı 17. Uluslararası Konya Mistik Müzik Festivali dijital platformlarda gerçekleştirilmiştir.
Bu yıl Şeb-i Arus, kutlaması seyircisiz olacak. Program Televizyonlardan naklen verilecektir. Ah Covit -19 ah sen bize neler yaptın. O güzel havayı ortamları canlı teneffüs edip yaşamayı bize çok gördün!
Şeb-i Aruz “Düğün gecesi” demektir kelime anlamı olarak. Mevlâna, bu geceyi Rabbine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğünden “Düğün gecesi” olarak kabul etmiştir. Ölümü, Allah’a doğru uçması olarak kabul eder. Ölüm günü Mevlâna için “Hakk’a vuslat” “Yaratana kavuşma” günüdür.
Peki Mevlâna kimdir; bugünkü Afganistan’da bulunan, eski büyük Türk kültür merkezi olan, Belh şehrinde, 30 Eylül 1207 tarihinde doğmuştur. Asıl adı Muhammed Celaleddindir. Alimler sultanı olarak tanınan babası Muhammed Bahaeddin Veled’dir.
Mevlâna bu günkü Afganistan’da bulunan, eski büyük Türk kültür merkezi olan, Belh şehrinde, 30 Eylül 1207 tarihinde doğmuştur.
Moğol istilası üzerine, Bahaeddin Veled, aile fertleri ve dostlarını da alarak, 1212-1213 yılları arasında; Belh şehrinden çıkıp, Bağdat’a gelirler. Oradan Malatya, Erzincan ve Karaman’a uğrarlar. Karaman’da bir süre kaldıktan sonra, Konya’ya gelir ve buraya yerleşirler. Konya’da kaldıkları süre içinde, Mevlana’nın verdiği dersler ve yaşam felsefesinin ünü, çevrede hızla yayılır. Anadolu’da kendisine Mevlâna Celaleddin Rumi adı verilir. Mevlâna efendimiz ve Rumi ise Anadolu anlamını taşımaktadır. Mevlana’nın babası 1231 tarihinde vefat eder.
Bugün müze olarak kullanılan yer, zamanında Selçuklu Sarayının ” Gül Bahçesi ” olan yer Mevlana’nın babası, Sultanü-l Ulema’nın gömülmesi için; Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat tarafından hediye edilmiştir.17 Aralık 1273 tarihinde vefat eden Mevlâna babasının başucunda hazırlanan kabre gömülür. Oğlu Sultan Veled’in rızası alınarak, mezarı üstüne güzel bir türbe inşa edilir. Sağlığında sık sık gezintiye geldiği gül bahçesine yapılan ilk defindir. 1312 tarihinde oğlu Sultan Veled de ölünce, babasının sağ ayak ucuna gömülür.
Yazımı Mevlâna’nın düşündürücü çok güzel sözlerinden birkaç tanesi ile bitirmek istiyorum. İnşallah tam layıkıyla eskisi gibi 10 binlerce kişilerle kutlayabileceğimiz o eski günlere yeniden tekrar en kısa sürede öldürücü Virüsten kurtulup kavuşmamız dileğiyle.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.