DEPREMİN GERÇEĞİ
Türkiye, DEPREM ÜLKESİDİR bunu hiç unutmamak gerekir.
Ülkemizin topraklarının yüzde 98’i aktif ve farklı deprem kuşakları üzerinde yer almakta. 1999 yılındaki 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinde büyük can ve mal kayıpları olmuştu. Bu gerçek acılar bir çoğumuzun hala belleğinde olduğu gibi yakınlarını kaybedenlerinde ta ciğerlerinin içinde sızısı duruyordur kesin.
Bu iki büyük afetin Türkiye’de deprem bilincinin artmasında önemli bir yeri olmalı idi ama maalesef Ülke ve birey olarak yaşadıklarımıza bakıldığında 29 Ekim İzmir depreminde görüldüğü gibi çürük binalar, denetimsiz inşaatlar enkazlar altında cansız bedenler. Ahh ah hala daha ekranlarda, haberlerde, gazetelerde, sosyal medya paylaşımlarında gördükçe içim sızlıyor büyük felaket evsiz kalanlar gecenin ayazında çadırlarda olanlar yakınlarını kaybedenler of ki ne of.
Güzel olan sevindirici taraf İzmir halkının duyarlı dayanışmalı yardımseverliği ile Otellerin ki bunda bizim de payımız oldu yayınımızdaki çağrımıza 5 yıldız Otel Hilton da kayıtsız kalmadı kapılarını Depremzede evsiz kalanlara açtı. Bunun gibi Bayraklı Belediyesinin tüm Tesisleri, İzmir Otelciler Odası ücretsiz Konaklamaları gerçekleştirdiler. Kafkas Otel, Savaş Gürleyen, Sadık Öztürk, Musa Çiftçi, Erdal,Alabaş, Barış Karakoç, Abdullah Bahsi, Kahraman Otel, Gönen Otel, ZühalGürbüz,Benuva Otel, Elit Rezidans,Palmiye Rezidans, Gürleyen Otel, 40 adet daire tahsisi Işıl Erbey,Serhan Karasu,Selda Hanım ücretsiz konaklamalar,Gamze Ünal,Erkan Yağız Psikososyal Destek,Ekrem Akurgal,Mürdüm Cafe,Değirmen Cafe,Naz Cafe,Bölge Metro, Miğros Cafe,Çınar Cafe,Havuz Cafe,Ali Dinçer Parkı, Göksel Arsoy Parkı, Koç Boenas Bistro ücretsiz Çorba Çay servisleri ile desteklerini sağladılar. Ankara, Antalya, Mersin, Konya Belediyeleri ve birçok yardım kuruluşları gıda, malzeme ,battaniye gönderilerinde bulundular. Gazetem ve şahsım adına ben ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum iyiki varsınız.
Depremler dünyanın pek çok yerinde meydana gelen doğal olaylardır. Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin deprem meydana gelip bunların sadece 5 te 1 i hissedilirmiş.
Depremlerin bilinen oluşumu, genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla meydana gelmesi. Ayrıca volkanik faaliyetler, mayın patlamaları, toprak kaymaları, nükleer testler sonucunda da gerçekleşebilir. Yerkabuğu içindeki kırılmaların ortaya çıkan titreşimlerin geçtikleri ortamları dalgalar şeklinde yer yüzeyini sarsma olayıdır.
Nerede, ne zaman deprem olacağı kesin olarak önceden bilinemez.
Depremi önceden haber veren teknoloji veya bir sistem henüz dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Ülkemizin yer kabuğu üzerindeki konumu nedeniyle Deprem tehlikesi, var olan ve ortadan kaldıramayacağımız bir durumdur.
Yapılması gereken, binaları güvenli hale getirmek, bina inşaatının proje aşamasından itibaren denetlemek, doğru yapılandırmak. Binaları depreme karşı güvenli inşa edilmesini sağlamak, Bina İnşaat işlerini Mühendislere Mimarlara yaptırtmak eğitimi olmayan parası var diye ilk okul mezunu herhangi birine değil. Tamam hiçbir binanın depreme karsı yüzde 100 dayanıklı yapılma garantisi olamaz. Ancak doğru ve depreme uygun olarak inşa edilmiş binalar, yıkılma riskleri en aza indirebilir içinde yaşayanları o andaki hayati tehlikelere karşı daha koruyucu olabilir.
Güvensiz yapılan kumu,çimentosu,çalınarak eksik malzemeler ile yapılmış bir binada kişilerin korunmasını garanti edecek bir yöntem yoktur. Binanın denetlenmesi için yerel yönetimlere, üniversitelere ve meslek odalarına başvurulabilir.
Ve en son olarak Deprem sonuçlarına bakarsak;
Can kaybı, Mal kaybı, bireylerin psikolojik olarak gördükleri hasarlar bunları yıkıp tekrar yapamayız bu yüzden ilk baştan sağlam temeller ile sağlam malzemeler ile denetimlerle Mimarlar, mühendisler ile binaları yapalım, yaptıralım.
Birileri maddi çıkarları ile sevinirken, kimilerini de manevi acıları ile yanmasın.