Rahim kanseri belirtileri
Rahim kanseri, 100 bin kadından 18’inde görülüyor ve İnsülin direnci – Hiperinsülinemi, diyabet, Hipertansiyon (yüksek tansiyon), metabolik sendrom gibi obezite ile bağlantılı hastalıklar yüzünden bu hastalığın görülme riski de artıyor. Rahim ağzı kanseri ile rahim kanserinin sıklıkla karıştırıldığını anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Doğurgan çağda özellikle menopoz öncesi dönemde daha belirgin olmak üzere adet süre ve miktarında bozukluk ve hatta anemi (kansızlık) yaratacak kadar adet kanaması vepostmenopozal (adetten kesildikten sonra) kanaması oluyorsa mutlaka doktora başvurulmalı” açıklamasında bulundu.
Rahim ağzının aslında rahmin vajen içine doğru devam eden bir parçası olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Genellikle rahim kanseri ve rahim ağzı kanseri birbiriyle sıklıkla karıştırılmaktadır. Vajen, cinsel ilişkiye girdiğimiz yer iken, vajenin devamındaki yer rahim ağzı (serviks) olarak tanımlanmaktadır. Rahim ağzının devamındaki kısım ise rahmin gövdesidir (fundus). Rahim ağzı kanserinin belirtileri (adet dışı kanama, ilişki sonrası kanama vs), hastalığın kendisi ve tipleri başkayken, rahmin kendi kanserinin, yani rahim kanserinin tipleri ve belirtileri de daha farklı” dedi.
Rahim kanseri kendini belli eder
Rahim kanserinin birtakım şikayetlere yol açtığını ve bu durumun kanserin erken yakalanması için bir şans olduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Rahim kanseri yumurtalık kanseri gibi sinsi ve sessiz değil. Yumurtalık kanserinin aksine rahim kanseri kendisini bir şekilde belli ediyor, bu çok önemli. Kadınların yüzde 70’i de zaten vajinal kanama şikayetiyle bize geliyor” dedi. Özellikle menopoz sonrası kanamaların olmasının rahim kanserindeki en önemli belirti olduğunu söyleyen Prof. Dede, “Bunun yanı sıra adet dışı kanamaların olması, adet kanamalarının süre ve miktar olarak fazla olması ve kadının yumurtlamalarının olmaması (anovulatuar sikluslar) gibi problemlerinin olması önemli belirtiler arasında. Örneğin polikistik over sendromu hepimizin bildiği ve toplumda sıklıkla görülen bir hastalık. Yumurtlama problemi olan kadınlarda, normal yumurtlaması olan kadınlardaki gibi östrojenin yanında ikinci bir hormon salgılanmıyor. Bu hormonun adı da progesteron. Bunun yetersiz olmasına bağlı olarak karşılanmamış östrojenin etkisiyle rahim içinde belirgin bir kalınlaşma ve sonrasında da polip, kanser öncesi lezyon ve kansere doğru bir gidiş olabiliyor” şeklinde konuştu.
Kansızlık yaratacak kadar kanama oluyorsa doktora başvurulmalı
Sadece mevsimsel etkiler nedeniyle değil, tekrarlayan ve inatçı kanamaların olup olmadığına da mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Murat Dede, “Kansızlık yaratacak kadar kanamaların olması bizim için çok önemli. Kadının buna eşlik eden obezite, hareketsizlik, hipertansiyon, diyabet gibi sorunları varsa, bunlar bizim için birer risk faktörüdür. Aile geçmişinde meme, yumurtalık ve kalın bağırsak kanseri gibi hastalıkların da risk faktörüdür (Lynch sendromu Tip 2). Rahim kanserinde genetik eğilim mevcuttur. Bu grup hastalar daha yakından takip edilmeli” dedi.
Erken tanı önemli
Erken tanı ve taramanın önemli olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Dünya Sağlık Örgütü 3 kanser için tarama yapılmasını önermektedir. İlki rahim ağzı (servikal) kanseri için PAP smear alma ve HPV tarama (Ulusal kanser tarama programı HPV tarama temelli), ikincisi meme kanserinde mamografi, meme ultrasonografisi, sonuncusu kalın bağırsak (kolon) kanseri için gaitada gizli kan ve kolonoskopi yapılması öneriliyor. Ancak maalesef rahim kanseri için böyle bir şey yok. Kişi risk grubuna sahipse (Lynch 2 sendromu), ailesel olarak bir eğilimi varsa transvajinal ultrasonografi, gerektiğinde de biyopsi yapılabilir. Erken tanı iyileşme şansını arttırıyor” dedi.
Rahim kanseri biyopsi ile saptanıyor
Rahim kanserinin kan tahlili ile anlaşılmasının mümkün olmadığını söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dede, “Tanı, bu belirtilere sahip olan kadınların rahminden biyopsi alınarak yapılıyor. Doku bazında (histopatolojik olarak) tanısının konması gerekiyor. Poliklinik şartlarında yapılabilecek kadar basit. Son derece küçük, ince, 3-4 mm’lik birbirinin içine geçmiş plastik kanüllerle hasta daha poliklinik muayenesi aşamasındayken biyopsi işlemi gerçekleştirilebiliyor” açıklamasında bulundu.