Yüreğin burkulur, zaman akıp gider. Elinden kayıp giden sürelere bir şey yapamazsın. Bu zaten bellidir, ama o an’ı daha önce hiç düşünmemiş,planlamamışsındır.
Bu yüzdendir ki o an, o ayrılık vakti geldiğinde bir anda afallaman, ne yapacağını bilemeden şaşırıp kalman…
İşte sevdiklerimi kilometrelerce uzaklarda bırakıp yazlığa gidince veya yazlıktan Ankara ya dönünce bunları hissettim.
Gitmeler. Gelmeler kavuşmak, özlem gidermek çok güzel de ah birde şu ayrılıklar olmasa!
İşte o anda birden geçmişinle yüz yüze bulursun kendini…
Yaşanmışlıklar, acısıyla- tatlısıyla gözünün önünden geçer birer birer… Yaptıklarınız. Yaşadıklarınız. Hissettikleriniz. Paylaşımlarınız. Birliktelikleriniz. Dostlarınızla. Arkadaşlarınızla. ahpaplarınızla. Eşinizle. Sevgilinizle. Çocuğunuzla geçirdiğiniz güzel saatler,şirinlikler. v.s
Bilirsin hiçbir keskenin geri dönüşü yoktur ama keşke dersin yinede sadece ”keşke”… Güzel anıları daha fazla biriktirseydim.
Keşke bir gün daha kalsa mıydım? Ya da keşke bir gün önce gitsem kavuşsa mıydım? Keşke benim yanımda olsalardı? Veya ben yanlarında olsa mıydım?
Keşke onlarla daha mı çok vakit geçirseydim?
Keşke doya doya birlikte çayımı yudumladığım saatler daha çok mu olsaydı?
Bu gün gelen telefonlardan sonra bu duygularım hüzünlerim keşkelerim daha bir arttı.
Çocuğumun 2006 yılındaki öğretmeni Ayşe Koçer Alanya dan arayıp neden görüşemeden gittin Ankara ya diye sitem edince telefonda içim cız etti. Arkasından Devlet Hastanesinden Yoğun bakım hemşiresi Aynurcuğum aradı neden erken kaçtın kek yaptım bekliyorum dedi. Biraz sonra kızım gibi sevdiğim öğretmen Aysun Temel o da küçük oğluşumun çocukluktaki öğretmeni idi. Balkonda mangal yapacağız yemekler hazırladım eşimle gelip alıyoruz dedi Ankara ya döndüm Alanya da değilim deyince o da üzüldü ben de. Anneciğimin elini öpemeden gittiğimize. Vedalaşamadığımıza görüşemediğimize kahırlandık. Komşum aradı yeriniz çok belli balkon boş o tarafa bakamıyoruz dedi. Sabahları kahve sohbeti.yürüyüşler yaptığımız arkadaşlarım gidip bizi unuttun nerdesin diye armaları ile göz yaşlarıma hakim olamadım. Çok duygusal geldi samimi konuşmalar. Keşke biraz daha mı kalsaydım diye düşündüm.
Memleketim Alanya’nın Denizi, Güneşi. Sıcakkanlı insanları.hemşerilerim. Dostlarım. Sevdiklerim. Sevenlerim ile daha mı çok birlikle olsaydım?
Memleketime Danimarka’dan-Rusya’dan-Almanya’dan-Belçika’dan daha birçok ülkelerden ve Türkiye’min farklı şehirlerinden gelen benim Alanya’mın Güneşinin daha bir güzel doğup battığını, nerdeyse 12 ay yaz havasında yaşanabilirliğini, Denizinin güzelliğini anlamış gelip yerleşmiş bizlerden biri olmuşsa ben neden bu nimetlerden faydalanmayayım diye doğrusu haklı bir gururla onları kıskandım.
Artık çok farklı bir hayat var önümde, o içimdeki özlemlerimi, boşluğu başka uğraşlarla doldurmaya çalışıyorum. Yazmak bir terapi benim için. Zevkli bir uğraş, siz sevgili okuyucularımla kaynaşmak, talep gelirse buluşmak tanışmak. Abla- teyze- arkadaş- sırdaş –olmaktan büyük keyif alıyorum.
Gelen mailleriniz ve zaman zaman telefonlarınız ile köşe yazılarıma gelen tebrikler beni onurlandırıyor.
Ve bir bakmışsınız:
Zaman geçer, hayat devam eder o ilk günlerdeki acının giderek köreldiğini ama yinede içinde hala sızı bıraktığını fark edersiniz… Seni ayıran aradaki mesafe, belki zorunluluk belki gerekliliktir.
Benim ki de en küçük oğlumun eğitimi için. Sonuçta Abisi ve ablaları gibi üniversite eğitimi alması için bu fedakârlık.
İşte böyle bir şey. hasretlerle. özlemlerle yaşamak.
Onun içindir ki sevdiklerinizle olan anların tadını çıkartın. Hayata güzel yönlerinden bakın. Siyah camlı gözlükle bakarsanız kara görür, pembe camlarla bakarsanız pembe görürsünüz.
Kısacık anları unutulmaz yapıp, genç yaşlı romantik olun.
Yaşamın tadına lezzetine birlikte varın.
Pozitif olun, pozitif yaşayın derim en içten sevgi ve saygılarımla.
Gazeteci Yazar Gülsen BİRDAL Genel Müdür Yardımcısı www.gulumbirdal@hotmail.com