‘Kadın erkeğin namusudur’ anlayışı; toplumu dilediği gibi yönetmek isteyen egemenlerin hastalıklı anlayışıdır. Onların ilahi ayetlerle kutsadıkları bu anlayış, insanları bölerek sömürüde sınır tanımayan amaçlarına daha kolay ulaşma projesinin temel felsefesidir.
Gerçekte namus; insanı diğer varlıklardan ayıran ve insanı (kadın-erkek) insan eden temel erdemdir. Namus: Adalettir, özgürlüktür, yaşama hakkıdır, yaşama hakkına duyulan saygıdır, sevgidir, paylaşımdır, vefadır, doğruluktur. Namus bu erdemlere gönülden bağlılıktır.
25 Kasım, kadına uygulanan şiddete dur demenin ve egemenlerin, insanları gerçek namus ve özgürlük inancından uzaklaştırma anlayışına başkaldırının günüdür.
Özgürlüklerin unutturulmaya çalışıldığı bu topraklarda ‘törelerin’ yasa olmadığı, özgürlüklerin yaşandığı bir yaşam dileğiyle…
TÖRE
İki kişi yürüyordu gecenin içine
Gece siyah ay maviydi
Ayın gölgesi düşmüştü gecenin yüzüne
Kuşlar suskun
Ağaçlar kederli
Tutsak rüyasındaydı ırmak…
Geceye inat dik duruyordu kadın
Bırakmıştı eşiğine aşkın yükünü
Sürüyüp götürüyordu geceyi…
Kadınla giderken geleceği
Yüzü bölünmüştü erkeğin
Kadim bir sancıda kıvranıyordu yüreği
Ağırdı yükü
Kısır boz bulut gibi
Çökmüştü boynuna töre
Damarlarında can çekişirken kan
Saklısında
Aşkın ilk nişanı mendil
Koynunda törenin fermanı
Önünde sevdiği kadın
Etrafında
Akrebi intihara götüren
Aşiretin ateşten çemberi
Düşmüştü bir zehre
Sürüklenip gidiyordu gecede…
Bir ses düştü
Sabrın son nefesine
Kanada kalkan kuşlar gibi
Saçları dalgalandı önce
Kırılıp dökülen yaprak gibi
Topraktan önce örttü yüzünü
Yazgısının çığlığında
Rüyaları ısmarlanırken kör kurşuna
Beyaz teni ibret oldu yoz namusa…
İki kişi kaldı gecede
Ay maviydi yine
Ayın gölgesi düşmüştü gecenin yüzüne
Kuşlar suskun ağaçlar kederli
Tutsak rüyasındaydı ırmak…
Akın Bir Yüzü De Siyahtır/
Mehmet Hanefi VURAL