Kürt vatandaşlar üzerine yapılan son anket, 3 yıl öncesine göre farklılık göstermiş. 3 yıl önce yapılan ankette Kürt vatandaşların % 6 si bağımsız Kürdistan olsun derken, şimdi % 25 oranında Kürt vatandaş Kürdistan ister olmuş.
ABD merkezli bir araştırmaya göre; Türkiye’de Kürtlerin sayısının Zazalar ile birlikte 15 milyon 426 bin olduğu açıklanmış. Zazalar, Kürt olmadıklarını söylediğine göre ve de Irak veya Suriye Kürtleriyle bağları olmadığına göre Kürtlerin nüfusunu % 15-16 oranında olduğu ortaya çıkıyor. Demek ki son araştırma sonucuna göre Türkiye’deki Kürt nüfusun 3,5 milyonu artık Kürdistan arzusunda. Bu sayının ne kadarı PKK destekçisi bilemeyiz.
Kürt nüfusun ne kadarı büyük kentlerde hayatından memnun yaşıyor, ne kadarı Kürtleşen Türk veya ne kadarı Türkleşen Kürt, gene bilemiyoruz. Yusuf Halaçoğlu araştırmaları, ABD gibi dış ülkelerin araştırmalarından daha etkilidir herhalde.
% 6 dan % 25 oranına neden ulaşılmış, nerede hata yapılmış, cevabını aziz Türk millet iyi kötü biliyor. Siyaset için ateşten gömlek derler, yani konuştuğuna dikkat edemezsen, hangi fotoğraf karesine girmen veya girmemen gerektiğini bilemezsen giydiğin gömlek yakıverir. Bir kere bir gömleğinizle tanınırsanız, başka bir gömlek giyseniz de eski fotoğraflar albümlerde gene durur. O zaman daha işin başında inanır lığınız zedelenmiş olur.
Bazen koltuk hırsı ile gömleğiniz ateş alıverir. Aynı Esad’ı, Saddam’ı, Kaddafi’yi yaktığı gibi de yakıverir.
Şimdi önümüzde, referandumda yapılan 26 Anayasa maddesinin değişikliğini yeterli görmeyerek yeni bir Anayasa çalışması yürüten bir Meclisimiz var. Görülen o ki Kürt vatandaşları memnun etme yönünde yasa değişiklikleri hazırlığı yapılıyor. Dil konusu, okullarda veya resmi dairelerde Kürtçenin geçerli olması istekleri tartışılacak gibi görünüyor.
Bu durumda Türklere, Torosların çocuklarına, yani Yörük Türkmenlere dönük bir tasarı taslağı hazırlanıyor mu?
Bu soruyu soran olmadığı için, böyle bir konuda görüş bildiren de yok. ABD li veya yerli araştırmacılardan, Türklere aynı Kürtlere sorulduğu gibi Türkistan isterimsiniz diye soran da yok.
Uluslararası hukukta, Self-determinasyon hakkı, (kendi kaderini tayin hakkı) self-determinasyon hakkının bir tarafı; devletlerin iç örgütlenmelerine ilişkin olup, belirli ortak özelliklere sahip bir halkın dilediği yönetim biçimini, herhangi bir dış baskı olmadan seçmesi hakkı bulunduğunu belirtmektedir
İkinci yanı; bir halkın bağımsız bir devlet kurmak dahil dilediği yönetim biçimini seçme hakkını belirtmektedir. Burada kastedilen belli bir toprak parçasında yaşayan ortak özelliklere sahip bir topluluğun yabancı bir güce bağımlı olmadan geleceğini, uluslararası statüsünü belirleyerek, kendi devletine ve egemenlik haklarına sahip olması yani bağımsızlığıdır.
İşte tam bu şartlar altında 55 milyon Türk kökenli Türkçe konuşan nüfusun de hakları devreye girmez mi?
Yıllar evvel bir avukat, o tarihte bağlı olduğum gazete temsilciliğine gelip A.B için hazırladığı bir dilekçe göstererek duyuru yapmamı istemişti. Dilekçede; Akdeniz bölgesinde Yörük Türk ve Türkmenlerin isteklerini sıralamış. Amacı, yeterli imza toplayarak ‘self determination’ hakkını kullanıp kendi kendini yönetme isteğini içeriyordu. Arkadaşlarla epey eğlenmiştik. Bu avukat hala aklıma gelir, ne yapmak istemişti bu günleri mi hissetmişti bilemiyorum.
Bana sorarsanız, ben Türklüğümden memnunum, Türklükten daha itibarlı bir millet tanımı varsa, o milletin adını da kullanalım diyebilirim belki ama, Türk milletinden başka öyle bir itibara sahip millet göremiyorum.
Hoşça kalın, Türk kalın
Cengiz Savaşeri