Meme dokusundaki sert ve ağrısız kitlelere dikkat
Yenilikçi tedaviler sayesinde meme kanseri artık “kronik” bir hastalık
4 Şubat Dünya Kanser Günü vesilesiyle görüş bildiren Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Turhal, araştırmalar sayesinde kanserin genetik özelliklerinin yavaş yavaş ortaya çıktığını ve yenilikçi ilaçlarla kanser mücadelesinin güç kazandığını vurguladı. Metastatik (ileri evre) meme kanseri vakalarında dahi yenilikçi ilaçlar sayesinde sağ kalım süresinin uzatılabildiğini ve yaşam kalitesinin artırılabildiğini belirtti.
Kanser insanlığın en büyük sağlık sorunlarından biri olmayı sürdürürken, dünya genelinde Kanser Günü olarak kabul edilen 4 Şubat’ta kanser konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bu doğrultuda meme kanseri konusunda önemli bilgiler veren Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Turhal, meme kanserinin oluşumunu şöyle anlattı: “Meme kanseri, memeyi oluşturan dokuların, çoğunlukla sütü taşıyan kanalların ve daha nadir olarak da süt yapan bezlerin, fonksiyon göstermeyen bir yapıda kontrolsüz olarak çoğalması ve diğer dokuların yerine geçerek o dokuların da kendi fonksiyonlarını göstermesine de engel olması sonucunda ortaya çıkar. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de genel kanser ve meme kanseri oranları ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden daha düşüktür.”
En yaygın görülen belirti, memedeki sert ve ağrısız kitleler
Prof. Dr. Serdar Turhal meme kanserinin belirtilerini şöyle özetledi: “En sık görülen belirti meme dokusundan daha sert ve ağrılı olmayan bir kitledir. Çoğunlukla bu kitlenin normal dokularla olan sınırları da belirgin değildir. Daha nadir görülen belirtiler arasında meme cilt dokusunda olan kızarıklık ya da portakal kabuğu görünümü, meme ucunda içeri çekiklik, meme ucundan akıntı ve ağrı sayılabilir.
Yenilikçi tedaviler sayesinde meme kanseri artık “kronik” bir hastalık
Günümüzde meme kanseri tedavisinde etkili ilaçlar geliştirilmesinin, pek çok hastada hastalığın uzun süre kontrol altında tutulabilmesine imkan sağladığını belirten Prof. Dr. Serdar Turhal şunları söyledi: “Bu gelişmeler kanserin kronik hastalık olarak nitelendirilir hale gelmesini sağlamıştır. Nisan 2003’te tamamlanan insan genomu projesi ve 2013’te ilk sonuçları alınan kanser genomu projelerinin katkısıyla, kanserlerin genetik özelliklerini saptamak ve buna yönelik önleyici ilaçlar geliştirmek mümkün hale gelmiştir. Bu yenilikçi ilaçlar tümörlerin gelişme yollarını saptayarak onları bloke etme özelliğiyle çalışmaktadır ve bu özellikleriyle de sağlıklı hücrelere daha az zarar vererek bu amaca ulaşmaktadır. Türkiye kanser ilaçlarına erken erişim konusunda kendi konumundaki ülkelere kıyasla göreceli olarak iyi durumdadır. İleri teknolojiyle üretilen ilaçların ülke bütçelerine getirdiği yük halihazırda kişi başına geliri bizden çok daha yukarıda olan ülkeler dahil olmak üzere evrensel bir sorundur ve her ülke kendi imkanları çerçevesinde bu soruna çözümler bulmaya çalışmaktadır.”
Metastatik meme kanseri tedavisinde hedef, daha uzun sağ kalım ve daha yüksek yaşam kalitesi
Prof. Dr. Serdar Turhal metastatik (ileri evre) meme kanseri ve tedavisindeki gelişmeler hakkında önemli bilgiler verdi: “Meme kanseri hücrelerinin meme dokusunda oluştukları yerden koparak uzak dokulara yapışıp orada çoğalmalarına metastaz adını veriyoruz. Bu evredeki kanserler de metastatik, yani ileri evre olarak adlandırılıyor. Genel bir kural olarak meme kanseri erken evrede saptandığı zaman şifa bulma ihtimali olan bir hastalık iken, bulunduğu evre ilerledikçe şifa bulma ihtimali düşer. Bu nedenle metastatik meme kanserinde temel amaç kanserin hastada yol açtığı sıkıntıları hafifletmek, bu sıkıntıları daha sonraki dönemlere ötelemek, mümkün olabildiğince hastanın hayat kalitesini bozmadan hayatını uzatmaktır. Bu nedenle erken teşhis şansı yakalamak için herkes kendi sağlığının sorumluluğunu almalıdır. Meme kanseri hastaları doktorlarıyla yakın bir işbirliği içinde olmayı ihmal etmemeli ve mümkün mertebe olumlu bir ruh hali içinde olmaya gayret etmelidir. Ayrıca ülkemizdeki kanser araştırmalarına katılması önerilen hastaların, özel bir engelleri yoksa bu çalışmalara destek olmaları kanser tedavisinin geleceği açısından son derece önemlidir.”