Bu yazıyı okuyunca yüzünüzdeki şaşkınlığı görür gibiyim.Ne kadar tanıyacağız? Elbette herkesten çok, diyorsunuz.Tabii ki kendimizi en iyi biz tanırız, bunda şaşıracak birşey yok.Ama aynı noktadan ve aynı konulara bakış açısıyla ne kadar tanımak mümkünse.Demek istediğim şu, kendimize farklı açılardan ve hiç tanımadığımızı düşünerek, yeni baştan keşfetmek amacıyla baksak, acaba neleri farkedebiliriz?
İnanın birçok yeni ve daha önce farkedemediğimiz parlayan yıldızlar ve eskimiş, bizi yoran, enerjimizi azaltan alışkanlıklarımızla karşılaşabiliriz.
Keşfetmek, acaba ve merak içeren bir süreç sonunda elde ettiğimiz kazanımdır.Belirgin bir gizem, heyecan ve aksiyon içerir.Kimileri başkalarının yaşamlarının, kimileri de kendi yaşamlarının sırlarını keşfe çıkar.Burada önemli olan niyettir!Yani olumlu düşünce. Her iki durum da sonuçta önemli olan insanı tanımak ve çıkardığımız sonuçları olumlu kazanıma dönüştürmek.
İnsanları tanımak kolay mıdır?
Bu soruyu belki sık sık duyarız da, hemen yanıtlayamayız, ya da “kolay değil” deriz çoğunlukla.Peki neden zordur insanı tanımak?Çünkü insanlar değişen koşullara, değişen zamanda farklı tepkiler verebilen, sürekli değişim ve gelişim halinde olan bir zihinsel yapıya sahiptir.Zihin ve beden bir bütündür.Kendimizi iyi ve mutlu hissettiğimiz anda bizi kızdırmayan bir olaya, psikolojimizin iyi olmadığı bir anda beklenmedik bir tepki vererek, daha önceki davranışımızı bilen birini şaşırtmayı başarabiliriz.Bu da insan davranışlarını etkileyen birçok faktörün olduğunu ve bir ya da birkaç tepkisine bakarak kişiler hakkında kesin bir kanıya varmanın mümkün olmadığını gösteriyor.
Kendimizi tanımak önemli mi? Bunun önemi kişiye özel.Kimi insan tanımanın yararına inandığı için, kimisi de tanımamanın zararından kaçınmak için önemseyebilir.Ya da tanısam ne olur, tanımasam ne olur? diye boşverir gider.Tamamen kendi kişisel tercihi…
Sokrat’ın dediği gibi “İNSAN KENDİNİ TANI”
Tanımak isteyenler ne yapmalı? Bol bol sorular sormalı, elbette.
Ben kimim?
Kendimi nasıl görüyorum?
İnsan olarak, ailemin çocuğu olarak, eşimin kocası (veya karısı olarak), okulda ya da iş hayatında, anne- baba olarak nasıl biriyim?
Beni ben yapan değerlerim neler?
Kendimde beğendiğim yönlerim? Beğenmediğim özellikler?
Genelde olumlu mu, yoksa olumsuz mu düşünüyorum?
Doğrularımı nasıl oluşturuyorum?
Sevildiğimi nasıl anlıyor? Sevdiğimi nasıl gösteriyorum?
Karar verirken nelere dikkat ediyorum?
Nasıl öğreniyorum? (Görerek, duyarak, yaşayarak?, sıralaması ne?)
Beden dilinin önemi her fırsatta vurgulanıyor, peki ben davranışlarımla diğer insanlarla nasıl etkileşim halindeyim?
Yaşamımın anlamı ne?
İnsanlığın büyük ve muhteşem eseri, bir amaçla yasamayı bilmektir. -Montaigne-
Dikkat edersek tüm bu soruların altındaki ana duygu “merak” içerir.Bildiğinizi düşündüğünüz bir konuda merakınız azalır.Bu da keşif ve onun kazanımlarından uzaklaştırır.İşte, öğrenme merakını canlı tutmak ve bunu istemek, insanın yaşamına birçok güzellikleri katmak demektir.Ancak burada en önemli faktör olumlu düşüncenin ve olumlu tutumun merakla birlikte yolalmasıdır.
Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. -Montaigne-
Kendimizi keşif yolculuğu, kim olduğumuzu, davranışlarımızın ne ve neden olduğunu, hangi yönlerimizin güçlü olduğu ve bunları nasıl kullanarak artı değer yaratacağımızı, ayrıca zayıf ve geliştirilmesi gereken kişisel özelliklerimizin FARKINDALIĞI’nı kapsar.Bu süreç, mutluluk, keyif, yeni birşey öğrenmenin heyecanı, bazen de “ben bunu farketmemiştim”in şaşkınlığı arasında bilinçli zihinle, bilinçdışı zihnin muhteşem uyumu ve aşkı ile, yaşam yolunda ilerlemek ve kendi kendine şunu mırıldanmaktır “beraber yürüdük biz bu yollarda.”
Kendinizle Keyifli Yolculuklara!…