Yanıt yaz…
Yanıt yaz…
Yanıt yaz…
BAYRAM MI GELMİŞ? NEREDEN BELLİ?
Şeker tadında bayramlar dileyerek başlamak istiyorum. Ancak biliyorum ki; benim evimde dâhil bu devirde kimsenin evinde bayram havası yok ne yazık ki !.
50 yi devirdiğime göre bende yaşlılarımız gibi nerede o eski bayramlar diyebilirim yaşım müsait.
Eskiden bir aylık oruçtan sonra bayram sabah ilk kahvaltı için erkenden bol malzemeli sofra hazırlanır ailede herkes toplanırdı. “Uyuyacam siz yapın ben sonra kalkarım“ diye bir cevap yoktu.
Etrafta küsler varsa onlar barıştırılırdı.
Çocukluluğumda hatırlıyorum ne kapı zili ne telefon zili dururdu! Misafirlerden birileri içeri girerken, diğerleri onların çıkmasını beklerdi, selamlaşır konuşurlardı. Evde benden başka küçük olmadığından ayakkabıları düzelt, kapı aç kapat benim görevimdi. Sonra da gelenin elini öpüp bayram harçlığı beklemek. Ne büyük heyecandı.
Bir hafta önceden herkeste bayram alışverişi ve Arife günü de evlerde bayram hazırlığı telaşı başlardı.
Anneciğim sabaha kadar uyumaz sarmalar, dolma, tatlı, pasta, börek, yemekler ile uğraşırdı. Fatma teyze yeter yeter dese de annem dur durak bilmezdi. Misafirperverlikte ve ikramda sınırı yoktu.
Mutlaka yeni giysiler alınırdı. Anneciğim bana her güne ayrı giymem için çeşit çeşit taşlı işli elbiseler dikerdi. Durumu iyi olmayan aileler çocukların gençlerin her istediğini her zaman alamaz bayram gelsin alalım dendiğini arkadaşlarımdan duyardım. Hatta borç alıp yeni giysi alınır çocuklar sevindirilirdi. Yeni Ayakkabılar, giysiler bayram sabahı giymek üzere başucunda akşamdan hazırlanırdı. Bu yüzden olsa gerek bayram daha bir heyecanla da beklenirdi.
Aileniz nereye giderse onların yanında gidilirdi. Şimdilerde ise siz gelmezseniz biz yazlığa gidelim deniyor.
Yoksullara yardım etmek vicdan ve insanlık borcu idi. Şimdilerde ne vicdan ne insanlık kaldı.
El öpüp para beklentisi olurdu, şimdi para alıp el öpülüyor.
Annem büyük olduğundan ilk gün evde bekler, sonraki günlerde bizde ziyaretlere gider eve döndüğümüzde kapının arasına sıkıştırılmış gelip dönenlerin kartları- notları ile karşılaşırdık 15-20 adet belki de daha fazla. Ve tekrar o gelenlere iadeye gidilirdi. Dönünce eve tekrar ziyarete gelip bulamayanların notu onlara iade ve Bayram biter ziyaretler bitmezdi.
Bayramlarda büyükler evde bekler küçükler ziyarete giderdi. Şimdilerde büyükler hasta YATAKDA küçükler YATTA sefada.
Büyük uzun masalarda misafirler yemekli ağırlanırdı. Misafirler kalkmak istemez sohbetler uzar giderdi. Şimdilerde misafirlikte ev sahibinden o kadar ilgi de görülmüyor. Çay mı kahve mi sorusu geliyor. Öyle soru olmazdı önce kahve gelir sonra da çay meşrubat kesin gelecek. Tek tercih yoktu yani şimdiki zoraki hizmet.
15 gün önceden bayram tebrik kartları, adres bilgileri listeler hazırlanır postaya verilirdi.
Sabit telefonlar ile uzaktakiler aranır bayramlaşılır uzun uzun hal hatır sorulurdu.
Şimdi karşı komşusu kimdir bilmeyen insanlar falan tatil yerindeki otel personellerinin hepsini ismi ile tanıyor. Her hafta sonu Kıbrıs’a kumar oynamaya gidip gelip Babaanne –Anneanne ye 1 yıldır gitmediğini bilmiyor. Yunan adasına geçen bayram gittim diyor anne babasının elini hangi bayram en son öptü acaba hatırlamak işine gelmiyor!
Ne yazık ki, arsızlıkların, saygısızlıkların üst seviyelerde yaşandığı bir dünyadayız.
Bizler büyürken;
Biten giden eski bayramlar mı? Değerler mi? Duygular mı? Duyarlıklar mı? Küçülüyor bilmiyorum.
Allah’ıma şükrediyorum ki evlatlarımda henüz sönmedi bu duygular.
Makaleme son verirken büyüklerin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öpüyorum.
Yanıt yaz…