CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN
2019 YILI DEĞERLENDİRME TOPLANTISINDA
YAPTIĞI KONUŞMA
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra yürütmenin faaliyetlerini 100 günlük periyotlar halinde takip etmeye başladık. Birinci ve ikinci 100 günlük icraat programlarımızı milletimizle paylaştık. Bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın icraatlarının takibini Cumhurbaşkanı Yardımcımız vasıtasıyla çeyrek dilimler halinde sürdürdük. Yılda iki defa da bu değerlendirmeyi şahsen milletimizle paylaşacağımızı kamuoyuna açıklamıştık.
Bugün 2019 yılının toplu değerlendirmesini yapmak ve 2020 çalışmalarımızı paylaşmak için sizlerle birlikteyiz.
Yetkiyi doğrudan milletten alan bir Hükümet olarak yaptıklarımızın hesabını milletimize vermek en başta gelen görevimizdir. Bilindiği gibi yeni yönetim … enerji kaybına yol açan düzenlemelerin hızlı ve etkin şekilde yapılabilmesine imkan sağlamasıdır. İtimadın takip ve kontrole mani olmadığı anlayışıyla bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın faaliyetlerini yakından izliyoruz. Böylece aksaklıkları ve eksiklikleri vakitlice belirleyerek çözüm yolları bulma ve hızlıca hayata geçirme imkanı elde ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de çeyrek dilimler halinde takibi, her 6 ayda bir de sonuçları milletimizle paylaşmayı sürdüreceğiz.
Değerli arkadaşlar; bundan yaklaşık 9 yıl önce 2011 yılında 2023 hedeflerimizi milletimizin takdirine sunmuştuk … yol haritası, bir pusula görevi görmüştür. Türkiye’nin 2023 yürüyüşü içeride ve dışarıda pek çok kesimi rahatsız etmiştir. Dikkat ederseniz ülkemize yönelik saldırılar bu süreçte tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde artmış ve çeşitlenmiştir. Yaşadığımız bu kesintisiz saldırı döneminin amacının ülkemizi 2023 hedeflerine ulaşmaktan alıkoymak olduğu açıkça ortadadır. Hamdolsun Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu saldırıların hepsini de boşa çıkardık, sokaklarımızı kaosa teslim etmedik. Terör örgütlerine boyun eğmedik, meydanı darbecilere bırakmadık. Ülkemizin güney sınırları boyunca kuşatılmasına rıza göstermedik. Ekonomik tetikçilere de teslim olmadık. Evet, çok büyük bedeller ödedik, çok acı kayıplar verdik, çok sinsi tuzaklarla karşılaştık, ama hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık.
2019 yılı işte bu sıkıntıları tüm ağırlığıyla hissettiğimiz bir yıl oldu. Türkiye için yazılan senaryolarda bir yıkılış ve teslim oluş yılı olarak öngörülmüştü. Rabbimize binlerce şükürler olsun ki biz 2019 yılını yeniden yükseliş yılı haline dönüştürdük. Milli birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirdik. Terör örgütlerini sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Darbecilere dünyayı zindan ettik. Sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçaladık. Ekonomimize kurulan tuzakları bozarak yeniden hedeflerimize odaklandık. Şimdi de hem büyümeyi, üretimi, ihracatı, istihdamı güçlendirerek hem Akdeniz başta olmak üzere uluslararası alandaki haklarımıza sahip çıkarak yeni bir şahlanış döneminin kapılarını açıyoruz. Bu bakımdan 2019 yılı icraat sonuçları Türkiye’nin en zor şartlarda bile neler yapabileceğini gösteren bir başarı hikayesidir.
İnşallah 2020 yılında her alanda çok daha fazlasını gerçekleştirerek milletimize bize verdiği hasbi destek ve yaptığı fedakarlıklar için borcumuzu ödemeye çalışacağız. Bu büyük milletin şartlar ne olursa olsun istiklali ve istikbali için destan yazmaya devam edeceğini içeride ve dışarıda herkese göstereceğimiz bir yıla giriyoruz. Türkiye’nin tökezlemesini ve yere kapaklanmasını bekleyenleri hüsrana uğratmayı sürdüreceğiz. Bunu yaparken kendimizi sürekli muhasebeye çekmeyi ihmal etmiyoruz. Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin birinci yılı vesilesiyle yeni yönetim sistemiyle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Sonuçta ifade edilen sorunların yüzde 98’inin yeni yönetim sisteminden değil eski sistemin alışkanlıklarıyla iş yapma eğiliminden kaynaklandığını gördük. Bu tespit ışığında tıkanıklık noktalarını çözecek bir dizi tedbir geliştirerek adım-adım hayata geçirmeye başladık. Aynı şekilde önümüzdeki dönemle ilgili orta ve uzun vadeli planlarımızı hazırladık. Meclisimiz tarafından da kabul edilen 11. Kalkınma Planımız 2019-2023 dönemini kapsayan orta vadeli yol haritamızdır. Daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh Türkiye şiarıyla hazırladığımız bu planı yıllık programlar ve çeyrek dönemlik izlemeler vasıtasıyla adım-adım uygulayacağız.
Değerli arkadaşlar; geçtiğimiz yılı zor, ama bir o kadar da verimli çalışmalarla kapattık. Şöyle bir genel tabloya baktığımızda, 2019 yılı icraat programlarında yer alan 1451 eylemin 1161’ini tamamladığımızı görüyoruz. Bütçe konusundaki tüm sıkıntılara rağmen 2019’un birinci yılındaki eylemlerde yüzde 98, ikinci yarısındaki eylemlerde ise yüzde 89 gerçekleşme oranı yakaladık. Bu eylemlerin hayata geçmesi için yaklaşık 68 milyar lira bütçe kullandık.
Biliyorsunuz Hükümete ilk geldiğimizde Türkiye’yi dört sütun üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Bunları da eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olarak belirtmiştik. Gerek Türkiye genelinde, gerekse illerimizde hayata geçirdiğimiz icraatları da hep bu önceliklere göre anlatmayı tercih ettik.
Şimdi de 2019 yılı değerlendirmesini aynı şekilde yapacağız. Bunun için eğitimle başlıyoruz.
Eğitim-öğretim.
Değerli arkadaşlar; geçtiğimiz 17 yılda eğitim-öğretimde öncelikle altyapıyla ilgili eksikleri gidermenin gayreti içinde olduk. Çocuklarımızı 70-80 kişilik sınıflardan kurtarmak ve üniversite kapılarında yaşanan yığılmaları önlemek için kolları sıvadık. Öğretmen sayısını 652 bin ilaveyle 947 bine çıkardık. Derslik sayısını 316 bin ilaveyle 589 bine yükselttik. Üniversite sayısını 131 ilaveyle 207’ye, akademik personel sayısını 98 bin ilaveyle 169 bine ulaştırdık. Üniversitelerimizdeki öğrenci sayısı ise 1,6 milyondan 8 milyona tırmandı.
Üniversitelerimizle alakalı olarak birileri şunu söyleyebilir: Bu rakamlar iyi de, kalite? Onların tespiti de doğru olabilir. Şu anda biz, bizim üniversite öğrenci adaylığımızda 10 öğrenciden 1 kişi üniversiteye girerken, hamdolsun şimdi neredeyse 10’da 10 üniversiteye girer duruma geldi. Ha, bu nedir? Bu, şu anda keyfiyet itibarıyla sıkıntımız olabilir, ama inşallah biz bu adımlarla beraber keyfiyeti de yakalayacağız ve keyfiyeti de yakalamak suretiyle bu öğrencilerimiz Batıyla kesinlikle yarışır hale gelecektir.
Gençlerimize ailelerine yük olmadan üniversite eğitimlerini tamamlayabilmeleri için her türlü desteği veriyoruz. Örneğin, yıllarca protestolara konu olan üniversite harçlarını kaldırdık. Gençlerimiz hep bu harçlarla ilgili gösteriler yapıyorlardı, protestolar yapıyorlardı, şimdi harç diye bir şey kaldı mı? Bunu kaldıran AK Parti iktidarıdır.
Bakınız, lisans öğrencilerimizin kredi burs desteğini yılbaşı itibarıyla 550 liraya, yüksek lisansta 1100 liraya, doktora ise 1650 liraya yükselttik; bunu da yapan biziz.
Yurtlarda kalan öğrencilere aylık 420 lira da destek beslenme yardımı yapıyoruz.
Öğrencilerimizin barınma sorununu çözmek için yurtlardaki yatak sayısını 182 binden 677 bine ulaştırdık, odalarımız gayet güzel görüyorsunuz. Bu yılın ilk yarısında 13 bin 750 yatak kapasiteli 21 adet yurdu daha hizmete açıyoruz. İnşallah, ekranda da şu anda gördüğünüz gibi, bu tür lüks yurtlarımızla beraber inşallah öğrencilerimizin artık barınma sorununu da büyük oranda çözeceğiz.
İlk ve ortaöğretimde hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm öğrencilerimize ders kitaplarını ücretsiz olarak veriyoruz. Ne çileler çektik ya biz, kırtasiyeci dükkanına giderdik, 1 hafta sonraya gün verirlerdi, o da şu anda bizim dağıttığımız kitaplar değil, ne yazık ki baskılarıyla, katileriyle ele alınacak gibi olmayan. Hatta biz teksir kağıdından yapılmış notlarla okurduk, üst sınıflardaki ağabeylerimiz bize o teksir notlarını bile satmazlardı; bunları yaşadık. Ama şimdi bakın şu perdedeki kitapların güzelliğini görüyor musunuz? Ve birinci hamur kağıttan, kuşe kağıda varıncaya kadar işte bunları şimdi sıralarının üzerinde yavrularımız görüyor ve özgüveniyle de geleceğe yürüyor.
Okullarımızın hangi alanda desteklenmesi gerektiğini gösterecek okul profili değerlendirme sistemini 2019 yılında oluşturdu ve 3 ay içinde hayata geçiriyoruz.
2019 yılında ezberlemeyi değil, tasarlamayı, analitik düşünmeyi ve üretkenliği teşvik eden 5 binden fazla tasarım beceri atölyesini okullarımızda hizmete açtık. İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde bu yılın ilk 6 ayında 2 bin adet ve izleyen dönemde 10 bin adet daha beceri atölyesi kurmayı planlıyoruz.
Mesleki eğitim-öğretim merkezlerini güçlendiriyoruz. Bu okullarda çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitim-öğretimi alan gençlerimizin fark derslerini yine aynı yerlerde vererek lise diplomasına sahip olabilmelerinin önünü açıyoruz.
Savunma sanayi, otomotiv, biyoteknoloji ve uzay havacılık gibi alanlarda teknik iş gücü yetiştirilmesine 2019 yılında daha çok öncelik verdik.
Geleceğin mesleklerini şekillendirecek olan öğretmenlerimizin hizmet içi eğitimlerini de ihmal etmiyoruz.
Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarımızın giderlerini sosyal güvencesi olup-olmadığına bakmaksızın karşılıyoruz. Zihinsel ya da bedensel engelli, konuşma bozukluğu ya da öğrenme güçlüğü olan öğrencilerimiz için geçtiğimiz 143 bin nitelikli eğitim materyali geliştirerek 6 bin özel eğitim sınıfını kullanıma sunduk.
Dijital içerikli özel eğitim materyallerinin oluşturulmasına yönelik çalışmaları 2019 yılında başlattık, bu yıl erişime açıyoruz.
Önümüzdeki dönemde kaynaştırma eğitimi, özel eğitim sınıfları, evde veya hastanede eğitim hizmetlerimizi artırarak engelleri eğitimle aşmaya devam edeceğiz.
Şimdi sağlığa geçiyorum.
Değerli arkadaşlar; sağlık en büyük reformları gerçekleştirdiğimiz alanların başında geliyor. Vatandaşlarımızı hastane kapılarında eziyet çekmekten kurtaracak ve herkese insanca hizmet verecek bir sistem kurmaya çalıştık. Ülkemizde uygulanan genel sağlık sigortası ve sağlık hizmetleri kalitesi tüm dünyaya örnek olacak düzeye geldi.
Geçtiğimiz 17 yılda hastane ve diğer yataklı tedavi kurumlarımızın sayısını 2600’den 5500’e yükselttik. Şu anda perdede görüyorsunuz, yatak kalitesinden odaların kalitelerine varıncaya kadar; buralarda da neler çektik, adeta koğuş sistemiyle maalesef içerideki tuvaleti vesairesine baktığınızda her türlü pisliğin olduğu dönemlerden geliyoruz. Ben birilerini şu anda eleştirecek değilim, onu zaten milletimiz gayet iyi biliyor. Fakat biz Kanuni’nin halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi diyerek yatırımları hiç esirgemeden bu alana yaptık.
Değerli kardeşlerim; hastanelerimizin toplam yatak sayısını 240 bine, nitelikli yatak sayısını 145 bine çıkarttık.
Doktor sayımızı 92 binden 161 bine, toplam sağlık çalışanı sayımızı ise 378 binden 1 milyon 25 bine çıkarttık.
Ülkemizde kişi başına yapılan sağlık harcamasını… Bakınız, ekranları başında bizi izleyen milletime de sesleniyorum, kişi başına sağlık harcamasını 19 liradan 140 liraya çıkartırken vatandaşlarımızın ceplerinden yaptıkları harcama oranını yüzde 20’den yüzde 17’ye gerilettik.
Şu ana kadar, Adana, Isparta, Mersin, Yozgat, Kayseri, Elazığ, Eskişehir, Manisa, Bursa ve Ankara Bilkent şehir hastanelerini milletimizin hizmetine sunduk. Bu yıl Konya Karatay, İstanbul İkitelli, Tekirdağ, Kocaeli ve İzmir Bayraklı şehir hastanelerinin açılışlarını da yapacağız.
Ayrıca, inşaatı devam eden 64 adet sağlık tesisini tamamlayarak hizmete açacak, 19 adet sağlık tesisinin daha inşaatına başlayacağız.
Tüp bebekten irsi hastalıkların tedavisine, psikososyal ve ruhsal problemlere kadar pek çok hizmeti sosyal güvenlik kapsamına aldık.
Kanser tedavisinde oldukça yüksek bedeli olan işlemlerde ilave ücret alınmasının önüne geçtik.
2019 yılı itibarıyla antiserum üretimine başladık.
Sağlık turizmi yoluyla ülkemize gelen hasta sayısı 2019 yılı Kasım sonu itibarıyla yıllık 470 bine ulaştı. Bu sayıyı önce 750 bine, ardından 1,5 milyona yükseltmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, bu kapsamda tedavi öncesinde ve tedavi sonrasında hastaları takip etmek üzere yurt dışında 20 teşhis merkezi kuracağız.
Sigara başta olmak üzere tütün mamulleriyle mücadele kapsamında 2019 yılında başlattığımız tek tip sigara uygulaması ile bu alanda 7’nci ülke olduk.
Şimdi buradan tüm milletime sesleniyorum; gelin kendi kendinizin düşmanı olmayın. Artık bu sigaraları ayaklarınızın altına alın, içmeyin, daha dinamik, daha sağlıklı olarak geleceğe yürüyün.
Sağlık, spor ve eğitim hizmeti veren yerlerde sigara satışını tümüyle yasakladık.
İnternet dahil her yerde sigarayı özendirecek görüntülerin kullanılmasının önüne geçtik.
Dumansız hava sahası uygulamasında mevzuattaki boşlukları ortadan kaldırarak daha etkin bir mücadele yürüteceğiz. Ben milletimi seviyorum, milletimin düşmanı değilim, onun için biz sigarayı yasaklıyoruz. Onun için de kimde sigara paketi yakalarsam almaya çalışıyorum, zira onları bu beladan kurtaralım istiyorum.
Türkiye’de madde bağımlılığı nedeniyle 1 milyon kişi başına düşen ölüm ortalaması 11,4 düzeyindeyken 2019 yılında 3,3’e düştü.
Doktorlarımızın, hemşerilerimizin ve diğer sağlık personelimizin güvenliğini en üst seviyede tutmaya devam edeceğiz. Bunun için kapsamlı bir sağlıkta şiddeti önleme eylem planı hazırladık.
Yerli ilaç üretimi ve yerli plazmadan kan ürünleri üretimi 2020’de de gündemimizin ilk sıralarında yer alacak. Yerli ilaç ve plazma üretimiyle yerli cihaz geliştirilmesi konusunda engel çıkartanların yaptıkları vatana ihanetle eşdeğerdir. Bu konuda kimseye müsamaha göstermeyeceğiz.
Adalet.
Değerli arkadaşlar; adalet hizmetlerinde mevzuattan altyapıya, ceza infaz kurumlarından yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına kadar önemli gelişmeler kat ettik.
Hakim, savcı sayımızı 9 bin 349’dan 2019 yılı sonu itibarıyla 20 bin 629’a, yardımcı personel sayısını 51 binden 138 bine çıkardık.
Mahkeme sayılarını yüzde 82 artırarak ve 256 adet bu noktada adalet sarayı inşa ederek yargının işleyişini kolaylaştırdık.
İstinaftan ihtisaslaşmaya, ombudsmanlıktan Hakim Savcılar Kurulunun yeniden yapılandırılmasına ve askeri mahkemelerin kaldırılmasına kadar pek çok tarihi reform yaptık.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesini hukukun üstünlüğünün temel şartı olarak görüyoruz. Yargı reformu strateji belgemizi 2019 yılı Mayıs ayında milletimizle paylaşmıştık. Belgedeki hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla hazırlanan birinci yargı paketi yine geçtiğimiz yıl Meclis’te kabul edilerek kanunlaştı. Bu düzenleme ile ceza adaleti sistemine seri muhakeme usulü ve basit yargılama adı altında iki yeni uygulama da kazandırdık. Kamu vicdanını rahatsız etmeyecek, suçluların cezalarını çektiği ceza adaleti sisteminin amacına uygun ölçülü ve adaletli bir infaz rejimi üzerinde ayrıca çalışıyoruz. Aynı şekilde önemli bir çalışma olan insan hakları eylem planını da birkaç ay içerisinde tamamlamayı planlıyoruz. İnfaz düzenlemesini de içeren ikinci yargı paketinin hazırlıklarını tamamladık, birkaç hafta içinde Meclis gündemine getiriyoruz.
Bir başka önemli reform da, vatandaşlarımızın devletle olan hukuki ihtilaflarının yargıya gitmeden arabuluculuk benzeri bir idari sulh sistemiyle çözümünü içeren düzenlemedir. Bununla vatandaşlarımızın idareyle ya da kamu kurumlarının kendi aralarındaki uyuşmazlıkların zahmetsiz ve hızlı bir şekilde çözülmesini amaçlıyoruz. Bu konudaki hazırlıkları 2019’da tamamladık, inşallah yakında konu Meclis gündemine gelecektir.
Nöbetçi noterlik uygulamasına geçmenin yanında dijital bağlantıyla bir noterde yapılan işleme ait belgenin diğer noterlikten alınabilmesini sağladık. Bu konuda bir başka yenilik, noterliğe girişte sınav usulünün getirilmesi ve noter yardımcılığı müessesesinin kurulması olacaktır.
Veraset ilamlarında olduğu gibi bazı çekişmesiz yargı işleriyle henüz dava açılmamış aşamadaki delil tespitlerinin noterlikler tarafından yapılması yargının iş yükünü azaltacaktır. Elektronik tebligat sistemiyle yargı sürecinde bu sebeple oluşan hataların ve gecikmelerin önüne geçtik. Bu sistemle şu ana kadar 17 milyondan fazla elektronik tebligat gönderimi yapılarak 210 milyon liranın üzerinde tasarruf sağlandı. 2019 yılında yeni adli yıla girerken 4 yeni bölge adliye mahkemesi kurarak sayıyı 11’den 15’e çıkardık.
Geç gelen adalet, adalet değildir yaklaşımıyla geçtiğimiz yıl yargılamada hedef süre uygulamasını başlattık. Soruşturmalarda yüzde 74, yargılamada ise yüzde 80’in üzerinde hedef sürelere uyulduğu görülüyor. Önümüzdeki günlerde bu uygulamayı Adli Tıp Kurumunda da hayata geçiriyoruz.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk uygulamasıyla arabulucu atanan yaklaşık 150 bin dosyanın yarıdan fazlası çözüldü. 2019 yılında uzlaştırma bürolarında görüşülen 270 bin dosyadan 231 bini uzlaşmayla sonuçlanmıştır.
Yargı sistemimize kazandırmayı düşündüğümüz önemli yeniliklerden biri de hakim ve savcı yardımcılığıdır.
Yargı reformu stratejisinde geniş bir hukuk eğitimi reformu yapacağımızı belirtmiştik. Bu konuda Adalet Bakanlığının ve YÖK’ün çalışmaları devam ediyor.
Güvenliğe gelince.
Değerli arkadaşlar; Türkiye terör örgütleriyle ve asayişi bozmaya yönelik her türlü eylemle mücadelede tarihinin en başarılı neticelerini bizim dönemimizde almıştır. PKK, YPG’den DEAŞ’a ve FETÖ’ye kadar ülkemize saldırması için beslenip büyütülen ne kadar örgüt varsa hepsinin başını ezdik, eziyoruz ve ezeceğiz. Aynı şekilde organize suç örgütlerine de göz açtırmıyoruz. Geçtiğimiz yıl PKK’ya karşı gerçekleştirilen operasyonlarda 1250 terörist etkisiz hale getirilerek pek çok eylem engellendi. Terör örgütünün ülkemiz içindeki silahlı unsurlarının sayısı 2019 yılı sonu itibariyle kuruluş döneminin dahi altına inmiştir.
Kardeşlerim; Diyarbakır annelerinin kararlı duruşu örgüt içindeki çözülmeyi artırdı. Fakat enteresan olan bir şey var, Diyarbakır anneleri malum siyasi partinin önünde aylardır dururken, evlatlarının, o dağa kaçırılan evlatlarının resimleriyle orada o dik duruşlarını sürdürürken bir de bakıyorsunuz ki Ana Muhalefetin başı ve heyeti yanında yine o partiyle birlikte bir teröristin yazmış olduğu kitabın sahnelendiği tiyatroda tiyatro izliyorlar.
Değerli kardeşlerim; ülkemizin nereden nereye kimler vasıtasıyla nasıl geldiğini göstermesi bakımından bu çok enteresandır. İnanıyorum ki benim aziz milletim vakti saati geldiğinde bunlara da gereken dersi verecektir.
Örgüte katılımlar neredeyse tamamen durma noktasına geldi. Bölgemizdeki huzur ve güven iklimi kökleştikçe turizm başta olmak üzere her alanda gözle görülür bir olumlu hareketlenme yaşanıyor. 15 Temmuz’da milletimize kurşun sıkan FETÖ’yü devlet kurumlarından ve ülkemizden tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir.
DEAŞ, El Kaide ve diğer terör örgütlerine yönelik operasyonlarda da 388 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Amacımız, 780 bin kilometrekare vatan toprağının her karışında insanlarımızın güvenli, huzurlu, geleceğinden emin bir şekilde yaşamasını sağlamaktır. Nitekim hırsızlık olayları son üç yılda İstanbul’da günde 78’den 34’e, Ankara’da 4’e, İzmir’de ise 6’ya düşmüştür. Özellikle FETÖ’nün kurumlarımızdan temizlenmesiyle birlikte güvenlik alanındaki başarılarımız arka arkaya gelmeye başladı. Güvenlik bürokrasimiz tek vücut halinde hareket ederek ülkemize yönelik tehditlerle mücadele edebilme imkanına kavuşmuştur. Şu anda polisimiz, jandarmamız, korucularımız, hiçbir ayrım yok, el ele, omuz omuza terörle mücadelelerini sürdürmektedirler.
Geçtiğimiz günlerde yeni hizmet binasının açılışını yaptığımız Milli İstihbarat Teşkilat Başkanlığımız görev alanındaki başarılarıyla ülkemizin gururu haline gelmiştir.
Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile Milli İstihbarat Teşkilatımızın başını çektiği güvenlik kurumlarımız arasındaki koordinasyonu daha da geliştiriyoruz. İnşallah yakında Milli İstihbarat Teşkilatımızın İstanbul şubesinin de açılışını yapacağız o da her yönüyle muhkem ve bütün istihbari noktadaki teçhizatlarıyla güçlü bir yine İstihbarat teşkilatımızın ayağı oldu. Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulunu yakında faaliyete geçiriyoruz. Sınır fiziki güvenlik sistemleri projesi kapsamında 911 kilometrelik Suriye sınırımızı sınır boyunca 825 kilometre güvenlik duvarı inşa ettik. Şu anda güvenlik duvarını görüyorsunuz, bütün elektronik aksamla nasıl güçlendirildiğini görüyorsunuz, bu imkanlar yoktu, ama bunların hepsini şu anda yaptık.
Bütün dert terör örgütlerinin buradan topraklarımıza sızmasını ne yapalım? Önleyelim. Ayrıca 211 elektro optik kulenin kurulum çalışmalarına da başladık. Bu yıl doğu sınırımızda 117, batı sınırımızda 42 elektro optik kuleyi faaliyete geçiriyoruz. Böylece 1182 kilometrelik doğu sınırımızın 740 kilometrelik kısmını, 472 kilometrelik batı sınırımızın ise 350 kilometrelik kısmını gözetleme imkanına kavuşacağız.
Ulaştırmaya gelince, değerli arkadaşlar Ulaştırma ve Altyapı hükümetlerimizin gerçekten en başarılı hizmet alanlarından biri olmuştur. Vatandaşlarımızın ülkemizin her noktasına hızlı, konforlu ve güvenli şekilde erişebilmesini sağlamak için 17 yılda 250 milyar liranın üzerinde ulaşım yatırımı yaptık. Bölünmüş yol uzunluğumuzu 21064 kilometre ilaveyle 27165 kilometreye, otoyol uzunluğumuzu 1346 kilometre ilaveyle 3060 kilometreye çıkardık. Şu yollar görüyorsunuz değil mi? Şu güzelliklere bakın böyle bir şey yok ki. Geçmişteki yollarımızın halini düşünün Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin kilometre bölünmüş yol yapılmıştı, ondan sonrası tamamen bize ait ve yaparken de sadece duble de bırakmıyoruz, bazı yerlerde üç gidiş üç geliş, bazı yerlerde dört gidiş dört geliş. Ve yine az önce ifade ettiğim gibi otoyollarla da bir kısmını çok daha güçlendiriyoruz. Hatta dün arkadaşlarıma da söyledim, bazı yerlerde özellikle viyadüklerle geçişlerde tabanda çevre düzenlemesini de yapmak suretiyle görüntüleri burada olduğu gibi çok daha güzel hale getireceğiz. Çünkü Türkiye başka bir ülke, yollarımız bambaşka yollar bunu dünyaya göstereceğiz.
Bu yollar ülkemizdeki trafiğin 2019 sonu itibariyle yaklaşık yüzde 82’sine hizmet veriyor. Değerli arkadaşlar, yol unutmayalım medeniyettir, su medeniyettir. Eğer medeniyseniz yolunuz olacak, medeniyseniz suyunuz olacak. Eğer bunlar yoksa medenilikten kimse bahsetmesin.
Araç sayısındaki ve trafik hareketliliğindeki yüksek artışa rağmen bölünmüş yollar sayesinde trafik kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısı şu orana bakın, yüzde 71 azaldı. Bu sayıyı daha da azaltmak için her türlü tedbiri alıyoruz. Yol projelerimizin kapsamında dikimi yapılan ağaç sayısı 68 milyonu aştı, ey çevreciler 68 milyonu diktiğimiz ağaçlar aştı. Geçenlerde hele biliyorsunuz Gıda Tarım beraber 11 milyon bir ağaç fidan dikimi yaptık, bizzat bende katıldım, bütün halkımız, öğrencilerimiz hep birlikte katıldık ve bu fidanları, ağaçları diktik Türkiye genelinde 11 milyon. Ülkemizin turizm merkezlerini birbirine bağlayan 426 kilometrelik İstanbul-İzmir Otoyolunu geçtiğimiz yıl hizmete açmıştık, nasıl? Bu da İstanbul-İzmir Otoyolu. Bu sayede İstanbul-İzmir arası 8 saatten 3,5 saate, Bursa 1 saate, Eskişehir 2-2,5 saate düştü. Ve burada süratle bir az önce ifade ettiğim viyadüklerdeki çevre düzenlemesini de yaparak inşallah bu yol güzergahını çok daha farklı hale getiriyoruz ve getireceğiz.
İzmir’i Çandarlı Limanına bağlayan yaklaşık 96 kilometre uzunluğundaki otoyolun 90,5 kilometrelik bölümünü geçtiğimiz Ekim ayında hizmete sunmuştuk, kalan kısmı da önümüzdeki günlerde inşallah trafiğe açıyoruz. Kuzey Marmara Otoyolunun Kınalı Odayeri ve Kurtköy Akyazı kesimlerindeki kalan kısımları da yine önümüzdeki aylarda hizmete sunuyoruz. Karayollarımızın üzerindeki tünellerin sayısını burası çok önemli ha 298 ilaveyle 381’e. Tünel uzunluğunu ise 50 kilometreden 500 kilometreye yükselttik. Hep diyorum ya yani biz aynen bu dağları delerek yolumuza devam edeceğiz ve bunları yapmadan zaten maksudumuza ulaşamayız.
2019’da toplamda 23 kilometre uzunluğunda 92 köprü viyadük ve kavşağı bitirmeyi hedeflemiştik ve arkadaşlarımıza verdiğimiz talimatla şimdi bunu çok daha farklı bir hale getireceğiz.
Bu hedeflerin ötesine geçerek 40 kilometre uzunluğa sahip 171 köprü, viyadük ve kavşağı tamamlayıp hizmete açtık. Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Nissibi Köprüsü, Ovit Tüneli ve Karadeniz Sahil Yolu gibi mega projelere yenilerini ekliyoruz. Bu çerçevede ülkemizin ekonomik ve stratejik gücüne güç katacak Kanal İstanbul Projesini de çok yakında başlatıyoruz.
Yarım asır önce Boğaziçi Köprüsü İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir diyen zihniyet şimdi de Kanal İstanbul en büyük felaket kampanyasını yürütüyor aynı zihniyet değişen bir şey yok. Üstelik Kanal İstanbul’a karşı çıkanların hiçbirinin bu projenin aslında ne olduğu konusunda inanın en küçük bir bilgileri de yok. Ne açıkladık rakam doğru, ne gösterdikleri yerler doğru, ne de buranın geçmişte yaşadıkları. İşte ekranda demin gördünüz bir gemi yalılara nasıl bindirmiş. Aynı şekilde biliyorsunuz daha önce Selimiye açıklarında yine bir Romen tankeri o zaman bindirdi ve 7,5 ay bu tanker orada yandı. İşte bu da yine bir gemi daha yeni bundan birkaç ay önce yaşanan bir vaka. Buna benzer birçok vakayı bizler aynı zamanda İstanbullu da olmamız hasebiyle yaşadık. İstanbul Boğazı yılda ortalama 45 bin geminin geçtiği, günde 500 bin kişinin iki yaka arasında taşındığı, üzerindeki yük ve insan trafiği baskısının sürekli arttığı bir yere dönüştü.
Boğazdaki deniz trafiğini engellemek, hukuki, ekonomik ve sosyal olarak mümkün değildir. Tek çare, alternatif bir su yolu inşa etmektir. Üstelik bu proje bir anda ortaya çıkmış da değildir, bu kanal Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan beri savunduğumuz, 2011 yılında da milletimize sunduğumuz, taahhüt ettiğimiz bir projedir. Projenin jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar noktasında hepsi yapılmıştır. Dalga ve deprem analizleri, trafik etütleri, proje hazırlığı, altyapı deplase ihtiyaçları, çevresel etki çalışmaları gibi süreçleri zaten bu süreç içerisinde tamamladık. İşte bunlar Marmaray için de aynı şekilde bu kampanyaları yapmadılar mı? Bakın, o günden bugüne Marmaray’dan geçen yolcu sayısı ne oldu biliyor musunuz? 440 milyon. Her şey açık, net bu kadar ortada. Bu çalışmalarda 11 farklı üniversiteden ve çeşitli kamu kurumlarından 34 ayrı bilim dalına sahip 200’ün üzerinde bilim insanı görev aldı. İnşa maliyeti 75 milyar lira olarak hesaplanan Kanal İstanbul bünyesinde iki liman, bir yat limanı, bir lojistik merkezi, 7 köprü, 2 demir yolu hattı, 2 hafif raylı sistem hattı ve 500 bin kişilik konut alanları burada yer alacak. Projenin finansmanında ve inşasında herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.
Demir yolu alanında ülkemizi daha önce örneği olmayan yüksek hızlı ve hızlı tren hatlarıyla donatıyor, mevcut hatları modernize ediyoruz. Ankara- İstanbul-Konya-Eskişehir yüksek hızlı tren hatları halihazırda hizmet veriyor. Ankara-Eskişehir-İstanbul ile Ankara-Konya-İstanbul güzergahlarında bugüne kadar toplamda 53 milyonu aşkın vatandaşımız seyahat etti. Huzursa burada, yolculuk noktasında emniyetse burada ve hamdolsun şu ana kadar da aldığımız geri dönüşler çok çok isabetli ve güzel.
Tüm demir yollarımızda 2019 yılında 245 milyona yakın yolcu taşıdık.
Yüksek hızlı tren işletmesinde dünyada 8’inci, Avrupa’da 6’ncı ülke konumundayız. Halen Ankara-İzmir ve Ankara-Sivas arasında toplam 1889 kilometre uzunluğunda yüksek hızlı tren hattı yapımında sona yaklaşıyoruz.
Ankara-Sivas hattının Balışeyh-Yerköy-Akdağmadeni kısmında Mart ayı sonunda test sürüşlerine başlıyoruz.
Yüksek hızlı trenlerinin yanı sıra yük ve yolcu taşımacılığının birlikte yapılabileceği hızlı tren hatları da bu arada inşa ediyoruz.
Bursa-Bilecik, Konya-Karaman, Niğde-Mersin, Adana-Osmaniye, Gaziantep-Çerkezköy, Kapıkule ve Sivas-Zara olmak üzere 1626 kilometre hızlı demir yolu hattının inşası sürüyor.
Demir yolu araçlarının ülkemizde üretilmesi amacıyla yerli sanayimizi geliştiriyoruz. Sakarya’da hızlı tren ve metro araçları, Çankırı’da hızlı tren makasları, Sivas, Sakarya, Afyon, Konya ve Ankara’da hızlı tren traversleriyle Erzincan’da yerli ray bağlantı malzemeleri üreten tesisler kurduk.
Dizel ve akülü olarak çalışabilen hibrid lokomotifi prototip olarak üretebilen dünyadaki 4’üncü ülkeyiz.
Bugüne kadar 150 adet yeni nesil milli yük vagonunu hizmete verdik. Bu yılın ilk yarısından başlayarak 100 adet daha yerli, milli yük vagonu üretiyoruz.
2017’de açtığımız Bakü-Tiflis-Kars demir yolunda bugüne kadar 326 bin ton yük taşındı. Geçtiğimiz Kasım ayında Çin’den gelen ilk tren Marmaray bağlantısını kullanarak 18 günde Çekya’nın Başkenti Prag’a ulaştı. Bu hatta yük taşımacılığının yanına yolcu taşımacılığını da ekleyerek bağları daha da kuvvetlendiriyoruz.
Havalimanlarımızın sayısını 30 ilaveyle 56’ya, yolcu kapasitesini de 317 milyona çıkardık.
Türkiye’nin zafer anıtı İstanbul Havalimanı birinci fazını 2019 yılında tümüyle hizmete açtık, havalimanımız 2019’da iç hatta 12,5 milyona yakın, dış hatta ise 39,5 milyona yakın olmak üzere toplamda 51 milyonu aşkın yolcu trafiğe ulaştı. İstanbul Havalimanının ilk etabının ikinci fazını da Haziran ayında hizmete açmayı planlıyoruz.
Geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş ve Balıkesir havalimanlarının yeni terminal binalarının yapımını tamamladık.
Denize inşa edilmiş havalimanı olarak dünyada benzerine az rastlanan Ordu-Giresun Havalimanından sonra şimdi de Rize-Artvin Havalimanını yapıyoruz. Bitmedi, Gümüşhane-Bayburt, Yozgat v Tokat havalimanlarının yapımları da sürüyor.
Yurt dışı uçuş noktalarımızın sayısını 60’dan 2019 yılı sonu itibarıyla 326’ya, büyük gövdeli uçak sayımızı 162’den 540, sektörün cirosunu ise 2,2 milyar dolardan 25 milyar dolara yükselttik.
Ülkemizin uydu haberleşme kapasitesini özellikle artırmaya ve yörünge haklarımızı korumaya yönelik yeni uydu projelerimiz, Türksa-5A ve 5B uydularının üretimine başladık. Türksat-5A uydusunu 2020 yılının 3’üncü çeyreğinde fırlatıyoruz.
İlk yerli haberleşme uydumuz Türksat-6A’yı da bu yıl tamamlayacak ve 2021 yılında uzaya fırlatacağız. Bu proje ile Türkiye haberleşme uydusu üretebilen 10 ülkeden biri olacak.
Dijital Türkiye platformu üzerinden her geçen gün daha fazla sayıda hizmet vatandaşlarımıza tek tıkla ulaştırılıyor. Bugün 45 milyon kullanıcı, 641 kurumun sunduğu 5181 kamu hizmetine elektronik devlet sayesinde hızlı ve güvenli erişim sağlıyor. Sadece geçtiğimiz yıl 1015 adet kamu hizmeti daha dijital ortama taşındı. Yerel yönetim hizmetleri başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin dijital Türkiye platformuna entegre edilmesi çalışmalarına devam ediyoruz.
Dijital ortamda sunulan hizmetleri kamu kurumundan almayı tercih eden vatandaşlarımız için de tek durak hizmet noktaları illerimizde faaliyete geçecektir.
Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın faaliyetlerine geliyorum.
Değerli arkadaşlar; bayındırlıkta yerleşim yerlerimizin tamamını insanlarımızın ihtiyaçlarına uygun ve modern bir şehirleşme anlayışıyla dönüştürmeyi hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl kentsel dönüşüm ve sosyal konutlar dahil olmak üzere tüm bayındırlık projeleri için yaklaşık 16 milyar liralık yaptırım yaptık.
Ülkemizin tamamında 1 milyon 330 bin konutu dönüştürerek 5 milyondan fazla vatandaşımızı can ve güvenliğine kavuşturduk. Halen 53 farklı ilimizde ilan ettiğimiz 240 riskli alanda çalışmalar sürüyor. En fazla 5 yıl içinde acilen dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon konutumuz var. Amacımız, 100 bini İstanbul’da olmak üzere her yıl 300 bin konutun dönüşümünü sağlamaktır.
Ülkemizde ilk defa sistematik ve yaygın bir depreme dayanaklı yapı stoku oluşturmaya başladık. TOKİ vasıtasıyla 4 milyona yakın vatandaşımızın yaşadığı 725 bin güvenli konutu tamamlayıp sahiplerine teslim ettik.
Geçtiğimiz yıl 50 bin sosyal konutun inşasını başlattık.
2020 yılı içinde 100 bin sosyal konut kampanyası çerçevesinde başvurular tamamlandı. Bakın çok enteresan, bu kampanyaya 1 milyonun üzerinde talep geldi. Ne diyorlar? Konut satışları durdu. Buyurun ben talebi söylüyorum, 1 milyonun üzerinde talep geldi. Güven güven, eğer halkımız güvenirse kimse endişe etmesin. Ülkemizde ev sahibi olmayan dar ve orta gelirli hiçbir vatandaşımız kalmayıncaya kadar sağlıklı ve kimlikli sosyal konut üretimini sürdüreceğiz.
Millet bahçeleri son dönemdeki en önemli projelerimizden biridir. 81 ilimizde 81 milyon metrekare millet bahçesi inşası için yer ve proje çalışmasını yürütüyoruz. Bugüne kadar 6 ilde yaklaşık 5 milyon metrekare alana sahip 13 adet millet bahçemizin açılışını gerçekleştirdik. Bu yıl 38 ilde daha millet bahçelerimizi vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz. İşte Meram Millet Bahçesi, görüyorsunuz.
İlk defa Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde hayata geçirdiğimiz sıfır atık projesi bugün artık 25 bin kurum binasında uygulanıyor. Huzurlarınızda edeben eşime de teşekkür ediyorum böyle bir kampanyayı başlattığı için. Proje sayesinde 4 milyon tonun üzerinde değerlendirebilir atığımızı topladık, geri dönüşüme kazandırdık.
Sıfır atık projesi kapsamında geçtiğimiz yılın başında başlattığımız uygulamayla plastik poşet kullanımında yüzde 78 oranında azalma oldu.
Zorunlu depozite uygulamasına da bu yıl başlıyoruz.
Deniz temizliği seferberliğimizi de sıfır atık mavi hareketi kapsamında başlattık ve 163 bin metreküp deniz çöpü topladık.
İller Bankası tarafından geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla içme suyu, atık su, yol, katı atık alanlarında toplam 465 adet proje tamamlandı. Bu yılın ilk 6 ayında 37 adet atık su ve 15 adet içme suyu yapım işi daha tamamlanacak.
Şimdi geliyorum enerjiye.
Değerli arkadaşlar; herhalde yormuyorum sizi değil mi?
Ayrıca tabi her birinize bu konuşmamın, ama dağılmak yok ha, kitabını da dağıtacağız. İnşallah bu kitaplarda da bugünün anısı olarak elinizde bulunacak.
Değerli arkadaşlar; kalkınmanın temel unsuru olan enerji konusunda da geçtiğimiz 17 yılda Cumhuriyet tarihinde tüm yapılanları katbekat aşan başarılar yakaladık. Kurulu gücümüzü 56 bin 421 megavat ilaveyle 2019 sonu itibarıyla 91 bin 267 megavata yükselttik, nereden nereye.
Son 2 yılda kullanıma aldığımız kurulu gücün yüzde 73’ü yenilebilir enerjiye dayalıdır. Yerli kaynaklara dayalı elektrik üretiminde kurulu gücümüzü 56 bin megavatın üzerine çıkardık. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimimiz geçtiğimiz yıl yüzde 62’ye ulaştı.
Bizden önce ülkemizde hiç olmayan güneş enerji santrali kurulu gücümüz 5894 megavatı buldu.
Rüzgar enerjisindeki kurulu gücümüzü 19 megavattan, bu var ya tam bir patlama, 7591 megavata yükseldik.
Küresel elektrik üretiminin sadece yüzde 25’i yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediliyor. Ülkemizin bu alanda ulaştığı yüzde 44’lük yenilenebilir elektrik üretimi önemli bir başarının ifadesidir.
2002 yılında sadece 5 ilimizde doğal gaz varken, yani göreve geldiğimizde 5 ilimizde doğal gaz varken, 2019 yılı itibariyle şu anda 81 ilimizin tamamına doğal gaz arzı sağlamış durumdayız. Ancak şimdi ilçelerimiz üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. İlçeler itibariyle de Türkiye’nin tamamında yarıdan fazlasına ilçelerimizin ulaştık, ama hedef tamamına ulaşmak. Doğal gaz depolama kapasitemizi yaklaşık 4 milyar metreküpe ulaştırdık. Şimdi de bunu 2023 yılında 11 milyar metreküpe çıkartıyoruz.
Rusya’dan gelen doğal gazı… Görüyorsunuz değil mi? Bakın bu denizden Kıyıköy’e geliş. Rusya’dan gelen doğal gazı Karadeniz’in altından ülkemiz topraklarına getiren ve oradan da Avrupa’ya ulaştıracak olan TürkAkım Projesinin vanalarını geçtiğimiz hafta açtık. Tabii şunu da söylemek görevimdir diye düşünüyorum: TürkAkım isminin de patent hakkı Sayın Putin’e aittir, adını TürkAkım koyalım dedi, hayırlı olur dedim.
Bir başka önemli doğal gaz projemiz de TANAP’tır. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı ile Türkiye’yi üç kıtanın enerji ticaret merkezine dönüştürme yolunda önemli bir adım attık.
Bölgesel gerilimlere ve atlattığımız onca badireye rağmen TANAP’ı planladığımız şekilde tamamladık ve 2019’da hizmete sunduk.
Akkuyu Nükleer Güç Santralinin inşası da hızla ilerliyor. Nükleer mühendislik alanında uzmanlık eğitimine gönderdiğimiz 244 Türk öğrencimizden 88’i geçtiğimiz yıl eğitimini tamamlayarak işbaşı yaptı.
Rezerv bakımından dünyada birinci sırada yer aldığımız bor madenini ileri teknolojiyle işlemeye ve değerlendirmeye önem veriyoruz. 2002 yılında 813 bin ton bor ürünü karşılığında 201 milyon dolar gelir sağlanırken, bu yıl bor ürünleri satışından 820 milyon dolara yakın gelir elde etmeyi hedefliyoruz. Tabii bunu da yeterli bulmuyoruz, artık bunda milyarlarca doları yakalamak durumundayız. Onun için de bor madeninden işlenmiş olan çeşitlendirmeyi yapmak suretiyle gelirimizi daha da fazlasıyla artıracağımıza inanıyorum. Geçen yıl bor’u yüksek teknolojiyle işleyecek –burası çok önemli- bor karbür tesisimizin temelini Balıkesir Bandırma’da attık. Bor karbür, yüksek sertlik ve mukavemet oranının kritik olduğu taktik araçlar, helikopterler, uçaklar, top namlusu ve personel koruyucu yeleklerin zırhlanması gibi malzemelerde yoğunlukla kullanılabilecek.
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerini hem barışa, hem de refaha katkı sağlayacak bir diplomasiyle takip ediyoruz. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bölgedeki enerji denkleminden dışlama girişimlerine izin vermedik. Hem kendi kıta sahanlığımızdaki çıkarlarımızı, hem de Kuzey Kıbrıs’taki soydaşlarımızın haklarını korumakta kararlıyız. Son teknolojiye sahip sondaj gemilerimiz şu anda perdede görüyorsunuz, Fatih ve Yavuz 2019 yılında ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahalarında faaliyetlerini sürdürdü. İşte Yavuz…
Gemilerimizin ve mürettebatımızın güvenliği Deniz Kuvvetlerimiz tarafından en üst düzeyde sağlanıyor. İnşallah yakında bu çalışmalardan müjdeli haberler alacağımıza inanıyoruz. Tabii iki tane sondaj gemimiz olduğu gibi, iki de sismik araştırma gemimiz var, bunlar bizim kendi malımız. Daha önce kiralamayla dahi bu tür gemileri bulamıyorduk. Şimdi inşallah bir de –birileri duymasın- üçüncüsünü almanın gayreti içindeyiz. (“Türkiye seninle gurur duyuyor” sesleri) Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Siz dik durdukça hiç endişe etmeyin, biz bu yola devam edeceğiz.
Tarım ve orman.
Değerli arkadaşlar, son 17 yılda ekonomide, turizmde, sağlıkta, savunmada olduğu gibi tarım, orman ve hayvancılıkta da ülkemizi ilklerle tanıştırdık. Tarım ve orman sektörü 2019’un ilk üççeyreğinde yüzde 3,6 büyüyerek diğer sektörlerin önüne geçmiştir.
Çiftçilerimize bugüne kadar toplamda 138 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik.
Ziraat Bankası geri ödemede sıkıntı yaşayan çiftçilerimiz için borçları uygun şartlarda 5 yıla kadar vadelendiriyor. Tarımsal ürün ihracatımızı 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara yükselttik.
Dünyanın 195 farklı ülkesine 1690 tarım ürünü ihraç ediyoruz. Tarımda dış ticaret fazlamız 4,8 milyar dolar gibi ciddi bir rakama ulaştı. Topraksız tarım yapılan teknolojik sera sayımız 2019 sonu itibarıyla 1532’yi buldu.
Stratejik bir ürün olan tohum üretimimiz 145 bin tondan 1 milyon tonu geçti. Bugün artık tohum ihtiyacımızın yüzde 96’sını yerli olarak karşılıyoruz.
Ormanlarımızı da asla ihmal etmiyoruz. Dünyada orman varlığı azalırken, ülkemizin orman varlığını 1,8 milyon hektar artırdık. Böylece erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarını yıllık 500 milyon tondan 154 milyon tona kadar düşürdük. Cumhuriyet döneminin tamamında yapılan ağaçlandırmanın 1,5 katını 17 yılda gerçekleştirdik. Sadece 2019 yılında 280 milyon adet fidanı toprakla buluşturduk. Yeni bir adım daha atarak 11 Kasım’ı –az önce söyledim- “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan ettik. Geleceğe Nefes Kampanyasına destek veren 1,2 milyon vatandaşımızla birlikte 13,8 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Orman varlığımızı 2020 yılı sonunda 22,9 milyon hektara ulaştıracağız.
Barajlarımızın sayısını 276’dan 861’e, hidroelektrik santrallerimizin sayısını 105’ten 681’e, içme suyu tesislerimizin sayısını 84’den 331’e çıkardık.
Bitkisel üretimimizi önümüzdeki yıl yüzde 5 artırarak 123 milyon tona yükseltiyoruz. Sertifikalı tohum üretimimizi yine yüzde 5 artırarak 1,2 milyon tona, tohum sektörümüzün pazar büyüklüğünü 1,4 milyar dolara çıkarmayı planlıyoruz.
Son 17 yılda hayvancılık desteklerimiz –burası önemli- 60 kat artışla 33 milyar lirayı buldu. Bu yıl 6,6 milyar lira hayvancılık desteği vereceğiz. Küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına ilave 100 lira destek sağlıyoruz. Bu yıl et ithalatını daha da azaltacak ve inşallah 2022 yılında tamamen sıfırlayacağız. Küçükbaş hayvan varlığını artırarak 56 milyon rakamını yakalamak istiyoruz.
Ülkemizin tavukçuluk üretimini garanti altına alacak bir sistemle yılda 220 bin yerli et ve yumurta amaçlı damızlık civciv üretimi yapılmasını sağlıyoruz. Bu damızlıklar kullanılarak yılda 30 milyon tavuk üretilebilecek. Kırsal Kalkınma Destekleme Programı kapsamında toplam 4,1 milyar lira destek verecek ve 16 bin ilave istihdam sağlayacağız.
Değerli arkadaşlar, şimdi de Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza geliyorum.
Sosyal yardımları devlet geleneğimizin, medeniyetimizin en önemli değeri olarak görüyoruz. Bugüne kadar ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yaklaşık 339 milyar lira sosyal yardım yaptık. Sadece geçtiğimiz yıl 55 milyar lira sosyal yardım ödemesi gerçekleştirdik.
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu’na göre Türkiye, 2019 yılı itibariyle çok yüksek insani gelişme kategorisinde bulunan ülkeler arasına girmiştir.
Aile Sosyal Destek Programı kapsamda 2,1 milyon hanede 4,7 milyon vatandaşımıza ulaştık. Vefa Projesiyle 21 bin yaşlı vatandaşımızın günlük bakımlarını ve temel ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
Kadının şiddete maruz kalma dahil her alanda korunarak güçlendirilmesi için çalışıyoruz. Aktif işgücü programları kapsamındaki kurs ve programlarla bu yıl en az 261 bin kadınımıza ulaşacağız.
Koruyucu aile modeli ile 6 bine yakın aile yanında 7 binin üzerinde çocuğumuzu sıcak bir aile ortamına kavuşturduk.
Sokakta işçi olarak çocukların çalıştırılmasıyla mücadele ettik ve 18 bin 516 çocuğumuza ulaştık.
Engellilere yönelik gündüz yaşam merkezi sayımızı 7’den 69’a çıkardık.
Geçtiğimiz yıl yapılan 2845 kişilik atamalarla birlikte toplam 26684 şehit yakını, gazi ve gazi yakınımızın kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamını sağladık. Bu yılın ilk yarısında 600 kişiyi daha istihdam edeceğiz. Ülkemizdeki engelli memur sayısı bizden önceki döneme göre yaklaşık 10 kat artışla 56500 kişiye ulaşmıştır.
Devlet korumasında yetişen gençlerimizden 2002’den bugüne kadar kamuya yerleştiklerimizin sayısı 29 bini buldu. Geçtiğimiz hafta her eğitim seviyesinden burada, bu salonda 1304 engelli vatandaşımız ile 1561 devlet korumasında yetişen gencimizin daha atamasını gerçekleştirdik.
Çalışma hayatımızda da önemli iyileşmeler sağladık. 2005 yılında 21,7 milyon olan iş gücümüz bugün 33 milyonu aşmış durumda. Türkiye OECD ülkeleri arasında son 12 yılda iş gücüne katılım oranı en fazla artan ülkedir. 2002’de 24 bin kişi İŞKUR aracılığıyla işe yerleşmişken, 2009-2019 yılında bu rakam 1 milyon 325 bine ulaşmıştır.
Geçtiğimiz yıl özellikle genç, kadın ve engelli kardeşlerimiz için İŞKUR kanalıyla yapılan kurs ve eğitim programlarından toplam 568 bin kişi faydalandı. 2020’nin ilk yarısında 125 bin vatandaşımızın daha İŞKUR’un kurs ve programlarından yararlanmasını hedefliyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk 8 ayında 1,6 milyon iş yerimize ve 11 milyon sigortalımıza toplam 38,5 milyar lira tutarında istihdam desteği sağladık.
İşverenlerimizin yükünü hafifletmek için 2016 yılından beri uyguladığımız asgari ücret desteğini bu yıl da sürdüreceğiz. Kadın, genç ve engelli istihdamında teşvik süresini 2019 yılında 18 aya çıkardık. İmalat ve bilişim sektöründe çalışanlara kişi başı 2558 lira, diğer sektörlerde çalışanlara 959 lira prim desteği sağladık.
Değerli kardeşlerim, Yeni Ekonomi Programına göre önümüzdeki 3 yılda istihdamı 3,2 milyon kişi artırarak 2022 yılında işsizliği yüzde 9,8’e indirmeyi hedefliyoruz. Asgari ücreti 2002 yılından bu yana reel olarak yüzde 154 nominal olarak 10 kat arttırdık. Emekli maaşlarını insani düzeyde hayat sürdürebilecek seviyelere çıkarttık. Prim ödemesine ve yılına bakmaksızın hiçbir emekli maaşının 1000 liranın altında kalmamasının biz sağladık. Emeklilik sonrası çalışmaya devam eden emeklilerin aylıklarındaki kesinti oranı önce düşürdük, sonra da tamamen kaldırdık.
Gençlik ve Spor, değerli arkadaşlar istikbalimizin teminatı gençlerimizin her alanda kişisel gelişimlerinin desteklenmesine önem veriyoruz. Gençleri daha fazla kütüphane, daha fazla spor tesisi, daha fazla kültür merkeziyle buluşturmak için tüm imkanları seferber ediyoruz. 2002’de sadece 9 olan gençlik merkezi sayımızı güzel değil mi? Sayımızı 321’e ve 1575 olan spor tesisi sayımızı 2019 sonu itibariyle 3708’e çıkardık.
Bu yılın ilk yarısında 15 yeni spor tesisini daha hizmete açıyoruz. Ayrıca 330 gençlik ve spor tesisini de yeniliyoruz. Mevcutlara ilave olarak 10 gençlik merkezi ve bir gençlik külliyesini de gençlerimizin kullanımına sunuyoruz.
Türkiye’nin dört bir yanında bulunan 39 gençlik kampımızdan sadece 2019 yılında 125 bin gencimiz yararlanmıştır. 2020 yılında bu sayı kamplara ulaşım imkanlarını da destekleyerek en az iki katına çıkartacağız.
Spor okullarında okuyanlar başta olmak üzere antrenörlük yapmak isteyen tüm gençlerimizin önünü açan düzenlemeleri geçtiğimiz ay yaptık. Sporcularımızı güçlendiren çalışmalarımız da uluslararası müsabakalarda alınan madalya sayısını 1481’den 6256’ya yükselttik.
Siyasette, bürokraside gençlerimize daha fazla görev vererek gençlerimize olan güvenimizin sadece sözde olmadığını gösterdik. Bugün hem Meclis’te hem Partimizde hem Kabinemizde hem yakın çalışma arkadaşlarımız arasında gençlerimiz çok önemli sorumluluklar üstleniyor. 2019 yılını gönüllülük yılı ilan ettik. Ve tüm illerimizdeki gençlerimizi sivil toplum faaliyetlerine teşvik ettik.
Kültür ve Turizm, değerli arkadaşlar kültür ve turizm alanında 2019 yılının rekorlarla kapattık. 2019’da ülkemize gelen ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 51,5 milyonu buldu. Bakanlık yatırım ve işletme belgeli tesis sayımızı 3262’den 4761’e. Turizm bölgesi sayımızı ise 143’ten 237’ye ulaştırdık. Belediyelerimize yapacakları çevre düzenlemesi ve altyapı çalışmaları için 2019’da yaklaşık 2 milyar liralık destek verdik.
Mavi Bayrak sıralamasında 463 plaj, 22 marina, 15 deniz turizmi aracıyla dünya sıralamasında üçüncü olduk.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını kurarak tanıtımın devletin desteği ile özel sektör tarafından yapılacağı bir yapı oluşturduk. Kültür ve Turizm faaliyetlerini ülkemizin tüm bölgelerine ve sezonu 12 aya yayarak 75 milyon turist ve 65 milyar dolar gelir hedefine ulaşacağımıza inanıyoruz.
Geçtiğimiz yıl 30 adet kütüphaneyi millet kıraathanesine dönüştürerek vatandaşlarımızın kullanıma sunduk. Günün 24 saati hizmet verecek prestijli bir eser olan Cumhurbaşkanlığı Külliyemizdeki kütüphaneyi yakında hizmetinize sunuyoruz. Şimdi şöyle izleyelim, Cumhurbaşkanlığı Kütüphanemiz evet burada, şöyle biraz izlememizde fayda var. Tabi bizzat içeride gezip gördüğünüzde durumun çok daha farklı olduğunu inşallah göreceksiniz. Tüm gençlerimize, milletimize, ülkemize hayırlı olsun.2020 yılı sonuna kadar 10 kütüphanemiz daha millet kıraathanesi formatında hizmet veriyor olacak.
İnsanlık tarihini kökten değiştiren Şanlıurfa Göbeklitepe ören yerini ziyarete açtık ve 2019 yılını turizmde Göbeklitepe yılı ilan ettik.
Burada emeği geçenlere, Doğuş Grubu başta olmak üzere hepsine şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum.
Geleneksel Türk okçuluğunun da eklenmesiyle UNESCO somut olmayan kültürel mirası listesine kayıtlı unsur sayımız 18’e ulaştı. Bu listede kayıtlı olan değerlerimizle 178 ülke arasında ilk 5’te yer alıyoruz.
Geçtiğimiz 17 yılda 154 müzeyi yeniledik, uluslararası ölçekte ses getiren toplam 57 müzeyi hizmete açtık. Ankara Kahramankazan’daki 15 Temmuz Şehitleri ve Demokrasi Müzesiyle Sivas Muhsin Yazıcoğlu Kültür Merkezini hizmete sunduk. İnşaatı hızlı bir şekilde devam eden yeni Atatürk Kültür Merkezini 2020 yılı sonuna kadar inşallah tamamlıyoruz. Bu İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, inşaat hızla devam ediyor, tabi aynı şekilde bir de Ankara var, o da hızla devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl 18 adet vakıf kültür varlığının yenilemesini, yurt dışında da 6 caminin yapım ve onarımını tamamladık.
Dizi sektörümüz 2019’daki 350 milyon dolarlık ihracat hacmiyle Amerika’nın ardından dünyada ikinci sırada yer alıyor. Bugün 156 ülkede 500 milyon kişi bizim dizi ve filmlerimizi seyrediyor. Yeni Sinema Kanunumuz ile bu sektöre sağladığımız destekleri çeşitlendirdik.
Geliyorum ekonomiye.
Değerli kardeşlerim; ekonomi daima önceliklerimizin başında yer almıştır. Türkiye’yi gelişmekte olan ülke grubunda bir üst seviyeye yükselttik. Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 950 milyar dolarlara kadar çıkartarak 4 kat artırdık. Son yıllarda maruz kaldığımız küresel çaplı saldırıların sebep olduğu kur etkisiyle göstergeler bir parça gerilemiş olmakla birlikte, ekonomideki hedeflerimizden asla vazgeçmedik.
Küresel düzeydeki belirsizlikler ve spekülatif saldırılar karşısında kararlı ve güçlü bir duruş sergileyerek 2019’da ülkemizi yeniden yükselişe geçirdik. Öncelikle saldırı dalgasının ilk ayağı olan döviz kurunu nispeten istikrarlı bir çizgiye oturttuk.
Faizin kademeli olarak aşağıya inmesi için ihtiyaç duyulan adımları attık. İnmesi gerekir dedik ve hamdolsun indi, iniyor ve bugün de yine bir açıklama yapılacak.
Geçtiğimiz Eylül ayında 2020-2022 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programımız yürürlüğe girdi. Programın temel hedefleri, fiyat istikrarı, finansal istikrar ve cari işlemler dengesinde elde edilen kazanımların korunup geliştirilmesidir.
Esasen geçtiğimiz 17 yılın genel görüntüsü ekonomide hedeflerimizin çok da gerisine düşmediğimize işaret ediyor. Mesela 2003 yılından önceki 16 yılda yıllık enflasyon ortalaması faiz itibarıyla söylüyorum, ama bu ortalamayı vereyim, yüzde 68,7 seviyesindeyken 2003’ten bu yana yıllık enflasyon ortalaması yüzde 10,3 olarak gerçekleşti. Tüm sıkıntılara rağmen 2019 enflasyonu da yüzde 11,8 oranıyla bu genel görünümün çok dışında kalmadı.
Para ve maliye politikalarını güçlü eşgüdüm ve yapısal reformlarla tahkim ediyoruz.
Yeni Ekonomi Programında enflasyonun bu yıl yüzde 8,5’a, program dönemi sonunda da inşallah yüzde 4,9’a düşmesini hedefliyoruz.
İvme finansman paketi kapsamında 2019’da firmalara yaklaşık 48 milyar liralık kredi imkanı sunduk. Bu kapsamda 56 binin üzerinde kerdi adedine ulaşılarak 29 milyar liradan fazla kredi tahsisi gerçekleştirildi.
2019’un 3’üncü çeyreğindeki yüzde 0,9’luk pozitif büyümeyle ülkemiz yeniden büyüme dönemine girdi. Bu yıl yüzde 5 büyüme oranına ulaşarak yüzde 3,4 oranındaki küresel büyüme beklentisinin üstüne çıkmayı hedefliyoruz.
Merkez Bankamızın altın dahil toplam rezervleri 105 milyar doların üzerine çıktı.
Borsa İstanbul’un 2003 yılında, yani göreve geldiğimizde değerli kardeşlerim; 10 bin 600 olan kapanış endeksi dün itibarıyla ne oldu biliyor musunuz? 121 bini bularak tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Birileri konuşuyor, ağzı olan konuşur, biz de işimize bakarız, her şey ortada.
Ekonomik göstergelerin hemen tamamı önümüzdeki dönem için olumlu yönde gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Ekonomimizin en büyük zaafı olarak gösterilen cari işlemler dengesinde tarihimizde ilk defa Eylül ayı itibarıyla 5,4 milyar dolar artıya geçtik.
Mali disiplinden asla taviz vermiyoruz.
Hem gösterge faizlerinde, hem piyasa faizlerinde ardı ardına indirimler yapılıyor. Faizler bir önceki yılsonuna göre bugün ticari kredilerde 15 puan, konut kredilerinde 15 puan, ihtiyaç kredilerinde 18 puan gerilemiştir.
Kasım ayında 91,3 olan ekonomik güven endeksi Aralık ayında 93,8’e yükseldi ve yılı zirvede kapadı.
2019 yılı Kasım ayında bankacılık sektöründe sermaye ve yeterlilik oranını yüzde 18,6 seviyesindedir. Bu da tabi nereden nereye geldiğimiz gösteriyor. Bu seviye yüzde 8 olan uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyinde oldukça üzerindedir.
Gelişmekte olan ekonomilerden pozitif yönde ayrılan Türkiye’nin kredi risk puanı iyileşmeye başladı.
Borsa İstanbul pay piyasasında yeni pazar yapısı oluşturarak faizsiz finansman araçları geliştirdi.
Uluslararası yatırımlar dünyada azılırken, ülkemiz bu konuda oldukça iyi bir konumda yer almayı sürdürüyor. 2003-2019 arası dönemde ülkemize gelen doğrudan yatırımların toplamı 217 milyar doları aşmış bulunuyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında yeniden yapılandırdığımız Yatırım Ortamını İyileştirme Yüksek Kurulumuz eylem planlarını etkin şekilde hayata geçiriyor.
Cumhurbaşkanlığımız faaliyet gösteren Yatırım Ofisimiz girişimcilere yatırımları öncesinde, yatırımları esnasında ve sonrasında gereken her türlü desteği veriyor.
Dünya Bankası tarafından hazırlanan iş yapma kolaylığı endeksinde 43. basamakta yer alan Türkiye, bu yıl 10 basamak birden yükselerek 33. sıraya gelmiştir.
Önümüzdeki dönem atacağımız adımlarla ülkemizi yatırım yapılabilir en iyi ülkeler arasına yükseltmeyi hedefliyoruz.
Ticaret.
Değerli arkadaşlar; geçen yıl ihracatımız yüzde 2 artışla 180,5 milyar dolara yükseldi. 2018 yılında 54 milyar 323 milyon dolar olan dış ticaret açığımız ise 2019 yılı sonunda 29 milyar 926 milyon dolara geriledi. Bir başka ifadeyle, dış ticaret açığımız yüzde 44,9 oranında azaldı.
Dünya Ticaret Örgütü tarafından açıklanan 2019 yılı listesinde en fazla ihracat yapan ilk 50 ülke içerisinde ihracat artış oranında, evet, 7’nci, mutlak ihracat değer artışında ise 5’inci sıradayız.
2019 yılı ilk 3 çeyreğinde sağlanan büyümeye ihracatın katkısı 4,7 puandır. Bu, 18 yılda ticaretin ekonomik büyümeye sağladığı en yüksek katkıdır. 2020 yılında da iş insanlarımızı dünyanın her köşesine bayrağımızı taşımaları için destekleyecek, dış ticaret fazlası veren bir Türkiye için gayret edeceğiz.
Geçen yıl ihracatçılarımıza 3,2 milyar lira Cumhuriyet tarihindeki en yüksek desteği verdik.
Eximbank şube sayısını 20’ye, irtibat ofisini 12’ye yükselterek ihracatçımıza daha da yakınlaştık.
Bankacılık sektörünün ihracata yönelik kredilerinin yüzde 53’ünü Eximbank eliyle karşıladık.
Kredi ve sigorta programları vasıtasıyla 12 bin 500 firmaya toplam 44 milyar dolarlık ihracat finansmanı sağladık.
Eximbank kaynakları ile 2020 yılında 50 milyar dolarlık ihracatın finanse edilmesini hedefliyoruz.
Yurt dışı pazarlara çok daha rahat açılmalarını sağlamak için 14 bin 315 ihracatçımıza yeşil pasaport verdik.
Kağıtsız ihracat projesiyle tüm ihracat beyannameleri ve diğer belgeleri elektronik ortama taşıyarak dijital gümrük uygulamasını devreye aldık.
56 ilde 67 adet ihracat destek ofisi kurduk.
Karekodlu çek sayısı 115 milyonu aştı, önümüzdeki günlerde karekodlu bono ve elektronik çek uygulamasını da başlatıyoruz.
Sınır kapılarındaki araç trafiğini azaltmak için randevulu sanal sıra sistemini önümüzdeki günlerde hizmete alıyoruz.
Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi aracılığıyla kullandırdığımız düşük faizli finansman desteği 40 milyar lirayı aştı. Sadece geçtiğimiz yıl 25,2 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık.
Toplu alım ve tedarik yönetimiyle esnaf ve sanatkarlarımızın girdi maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerin artırıyoruz.
Şimdi geliyorum Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza.
Değerli arkadaşlar; geçtiğimiz yıl Eylül ayında 2023 sanayi ve teknoloji stratejimizi kamuoyuyla paylaşarak milli teknoloji hamlemize hız verdik.
2022 yılında seri üretime geçecek olan Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobil prototipini 2019’un son günlerinde milletimizin takdirine sunduk.
Bu da laciverti, dediler ki, bak dışarıda süremiyor ha.
Türkiye’nin 60 yıllık hayalinin gerçeğe dönüşmesine bir adım daha yaklaştık. Tanıtımı yapılan prototipler hem dizaynı, hem teknik özellikleri itibariyle milletimiz ve sektör tarafından beğeniyle karşılandı. İnşallah bu süreci yakından takip etmeyi ve desteklemeyi sürdürecek, Türkiye’nin otomobilini milletimizin hizmetine mutlaka sunacağız.
Değerli kardeşlerim; Gemlik ilçemizde ilk etapta 1 milyon metrekarelik alana kurulacak olan fabrikayla üretim orada yapılacak. Zira yan sanayinin çok güçlü olduğu Bursa ilimizde Silahlı Kuvvetlerimize ait olan bu arazide istedik ki fabrikayı kuralım.
Katma değeri yüksek ürünlerin yerlileşmesi için teknoloji odaklı sanayi hamlesi programını başlattık.
Nisan ayında makine sektöründe desteği hak edenleri açıklıyoruz.
Geçtiğimiz yıl yaklaşık 136 milyar liralık sabit yatırım için 5691 teşvik belgesi düzenledik.
Yatırım teşvikleri sayesinde toplamda 212 binin üzerinde ilave istihdam oluşturacağız.
Ekonomimizin omurgasını oluşturan KOBİ’lerimize KOSGEB aracılığıyla 2019’da 2,3 milyar liralık destek sağladık.
Kalkınma ajansları ve kalkınma idareleri vasıtasıyla sadece geçtiğimiz yıl 2087 projeye 1 milyar 49 milyon lira kaynak aktardık.
Proje bazlı destek kapsamına aldığımız ve yatırım tutarı 36,5 milyar lira olan 7 proje sağlayacağı 7 binin üzerinde ek istihdam yanında cari açığı azaltmada da önemli katkılar özellikle sunacak.
Son 17 yılda organize sanayi bölgelerinin sayısını 122 ilaveyle 315’e, buralardaki işletme sayısını 42 bin ilaveyle 53 bine, istihdamı da 1,5 milyona yakın ilaveyle 1,9 milyona yükselttik. Bu yıl 7 yeni organize sanayi bölgesi ve 5 sanayi sitesini daha hizmete açarak 25 bin kişiye istihdam imkanı oluşturacağız.
2019 yılında ülkemizin çeşitli bölgelerinde 7 ayrı organize sanayi bölgesinin altyapılarını tamamladık.
İstanbul, Balıkesir, İzmir, Bursa, Mardin, Çanakkale, Trabzon, Adana ve Ankara illerinde ilan ettiğimiz 12 endüstri bölgesinde yaklaşık 45 milyar lira yeni yatırımla 62 bin ilave istihdam hedefliyoruz.
2020 yılının ilk yarısında Adana Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinde ilk özel sektör yatırımlarını başlatıyoruz.
Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile ilk etapta 98’i Türk, 29’u yabancı olmak üzere 127 üst düzey araştırmacıyı ülkemize getirdik.
20 yıllık hayalimiz olan Türkiye Uzay Ajansı’nı 2018 Aralık ayında kurduk, milli uzay programını ise bu yılın ilk yarısında ilan ediyoruz.
Geçtiğimiz 17 yılda 1229 ar-ge merkezi ile 361 tasarım merkezini hayata geçirdik.
Teknopark sayımızı 5’ten 85’e çıkardık. Muğla Teknokent ve Sağlık Bilimleri Teknokenti bu yılın ilk yarısında faaliyete geçiriyoruz.
Geçtiğimiz yıl TÜBİTAK aracılığıyla özel sektörün 3427 ar-ge projesine 700 milyon liraya yakın hibe desteğini sağladık.
İkincisini düzenlediğimiz Teknofest 1 milyon 720 bin ziyaretçiyle 2019’da dünyanın en büyük havacılık uzay ve teknoloji festivali oldu. Tüm milletimizi özellikle saran bu heyecan teknoloji ve yenilikçilik coşkusu Teknofest’i bu yıl nerede yapıyoruz biliyor musunuz? İnşallah Gaziantep’te yapacağız. Gaziantep Belediye Başkanımız çok heyecanlı, biz diyor İstanbul’u geçeceğiz, diyor ki 2 milyonu bulacağız. Tamam dedik, bul, bulman halinde biz de hediyeyi yaparız.
Sahip olduğumuz büyük verinin işlenmesi, bilgiye ve ekonomik değere dönüştürülmesi amacıyla TÜBİTAK bünyesinde Yapay Zeka Enstitüsü kurduk. Bu yıl Türkiye’nin ilk yapay zeka desteklisi sinyal istihbarat platformunun sistem kabul testlerini başlatıyoruz.
2019’da üçüncü bilim seferimizi gerçekleştirerek geçici bilim üssümüzü Antarktika’ya kurduk ve Kutup Araştırmaları Enstitümüzü hayata geçirdik.
Dördüncü ulusal Antarktika bilim seferini bu yılın içerisinde gerçekleştireceğiz.
Geliyorum savunma sanayine.
Değerli arkadaşlar; savunma sanayinde ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarmak amacıyla 17 yılda yerlilik oranını yüzde 20’lerden yüzde 70’ler seviyesine çıkarttık; nereden nereye.
2002 yılında sadece 62 savunma sanayi projesi yürütülürken bugün proje sayımız 700’e ulaştı.
Yıllık savunma sanayi ve havacılık cirosu 9 milyar dolara yaklaşırken, ihracatımız da 2,7 milyar dolara yükseldi.
Geçtiğimiz yıl çeşitli özelliklerde 800’ün üzerinde zırhlı aracı güvenlik güçlerimize teslim ettik. Yeni zırhlı aracımız Vuran’ı envantere aldık.
Milli torpidomuz Akya’nın atış testlerini başarıyla tamamladık.
Atak helikopterlerimizin operasyonlardaki başarısını gururla izliyoruz. Geçtiğimiz yıl 14 adet Atak helikopterlerinin daha teslimatını tamamlayarak toplam sayıyı… Gördüğünüz Atak helikopteridir, bunları İtalyanlarla ortaklaşa üretiyoruz, devam ediyoruz. İşte geçen günü Başbakan buradaydı, tekrar konuştuk, bunu daha ileri nasıl götürürüz, bunların görüşmesini de yaptık.
Milli tasarımımız Gökbey helikopterinin de test uçuşlarını sürdürüyoruz. Nasıl, beğendik mi? Medya, beğendik mi? Alkışlar gelmiyor. (Alkışlar)
MİLGEM Projesinin dördüncü gemisi Kınalıada’yı da -şu güzelliğe bak- Deniz Kuvvetlerimize teslim ettik, hayırlı olsun.
Şimdi bir şey daha var, milli gemi savar füzemiz Atmaca’yı da Kınalıada korvetimize yerleştirdik, bu adımı da attık. Sadece uçak savar yok, bir de gemi savarlar var. Olur ya onlara da saldırı olduğu zaman gemilerimiz kendini ne yapacak, savunacak.
Havadan bağımsız tahrik sistemiyle donatılmış denizaltılarımızdan ilki olan Piri Reis’i geçtiğimiz günlerde havuza çıkardık.
Denize indirdiğimiz Anadolu çıkarma gemimizi inşallah bu yıl Deniz Kuvvetlerimizin envanterine alıyoruz.
Savaş gemilerimizi ihraç etmenin gururunu da yaşıyoruz. Elektronik harp ve radar sistemlerinde ileri teknoloji seviyesine ulaşmaya başladık.
KORAL Projesiyle düşman hatlarındaki elektronik haberleşme hatlarını ve radar sistemlerini köreltmede önemli kabiliyetler kazandık; çok önemli bu, çok önemli. Bakın, ilginç olan bir şey; HAVA SOJ Projesiyle ise, bu alanda dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu kabiliyete ulaşacağız.
İnsansız kara, deniz araçları, lazer silah sistemleri, elektromanyetik fırlatma sistemleri, Sürü İnsansız Hava Aracı Teknolojisi, otonom sistemler ve roket projeleri süratle ilerliyor. Bu çalışmaları dünyada az sayıda ülkeyle eşzamanlı sürdürüyoruz. Onlar yapar da biz yapmaz mıyız ya, biz de yapacağız. İşte yapıyoruz. Eninde sonunda başardık.
İnsansız hava araçlarımız, gidiyorduk kapılarına insansız hava aracı istiyorduk. Kongre müsaade etmiyor. Bir değil, iki değil. En sonunda İsrail’den almak zorunda kaldık. Onlardan aldığımızda da tamir bakıma gelince, onlar da tabi tamir bakımı yapılacak olanlar nerede? Türkiye’de. Bugün git yarın gel, bakmıyorlardı, vazgeçtik. Şimdi hepsi bizde var mı? Var; İHA’sı da var, SİHA’sı da var, şimdi ne geliyor? Akıncı geliyor, Akıncı. Akıncı var mı başka? Donanımlarıyla çok çok farklı, o da bir silahlı insansız hava aracı. İrtifa, uçuş, mühimmat, hepsi çok çok güçlü olan inşallah bir o da bizim havadaki zenginliğimiz olacak. Dünyada bu sınıfta en iyi aracı üreten üç ülkeden biri olduk. Bayraktar SİHA’mızın ihracatına başladık. Bir diğer SİHA’mız ANKA-S yeni yerli motoru ile göklerdeki yerini o da sağlamlaştırdı. Korkut Hava Savunma Sistemimizin güvenlik güçlerimize teslimatına başlandı. Hisar-A alçak irtifa hava savunma sisteminde seri üretim aşamasına geldik, bu yıl onu da envantere alacağız.
Havadan taşınabilir 105 milimetrelik hafif çekili obüs Bora’nın testlerini bu yıl tamamlayarak onu da envantere alıyoruz.
Uzun menzilli hava savunma füze sistemimiz Siper’in çalışmalarında önemli ilerleme sağladık.
2020 yılının ilk yarısında yüksek güçlü milli lazerin Kirpi aracına entegrasyonunu da tamamlayacağız.
Savaş uçağından her türden motorumuza kadar tüm savunma sanayi ihtiyaçlarımızı kendi imkanlarımızla üretebilir hale gelmeye giderek daha çok yaklaşıyoruz.
Geliyorum dış politikaya.
Değerli arkadaşlar; girişimci ve insani dış politika yaklaşımımız sayesinde en geniş temsil ağına sahip dünyanın 5. ülkesi konumuna ulaştık.
Yurt dışı temsilciklerimizin sayısını 163’ten 246’ya, büyükelçiliklerimizin sayısını 93’ten 142’ye çıkardık.
Bu yıl ilan ettiğimiz yeniden Asya Girişimiyle Asya-Pasifik Bölgesiyle ilişkilerimizi daha da güçlendiriyoruz.
Özbekistan’ın katılımıyla Türk Konseyi çatısı altında Türk dünyasının birlikteliğinin sağlanması yolunda tarihi bir adım atıldı.
Afrika Kıtasıyla da köklü tarihi ve kültürel ilişkilerimizi canlandırma yolunda büyük mesafe kaydettik. 2008 yılında “Stratejik Ortaklık” ilişkisi tesis etmiş olduğumuz Afrika Birliği ile Üçüncü Ortaklık Zirvesi’ni 2020 yılının ilk yarısında ülkemizde düzenleyeceğiz.
İsrail yönetiminin hukuk tanımaz tacizleri karşısında Kudüs’ün ve Filistin’in onurunu korumak için mücadele etmeyi sürdürüyoruz.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin en üst düzeyde karar alma organı olan Ortaklık Konseyi’nin 54. Toplantısı 4 senelik bir aranın ardından 15 Mart 2019 tarihinde Brüksel’de düzenlendi.
Reform İzleme Grubu’nun son toplantısını da 9 Mayıs günü Avrupa Günü’nde Ankara’da yaptık. Önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde yeni bir ivme yakalamayı umut ediyoruz.
Suriye meselesi, en hayati dış politika başlığı olarak gündemimizdeki yerini koruyor. Suriye ve Irak krizlerinde hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm mazlumlara ve mağdurlara kapımızı açtık. Ülkemizin ev sahipliğinde Rusya, Fransa ve Almanya’nın katılımıyla Suriye konulu Dörtlü Zirve düzenleyerek çözüm arayışlarına katkı sunduk.
Yine NATO Liderler Zirvesi kapsamında Londra’da, Fransa, Almanya ve İngiltere ile Suriye konulu bir başka Dörtlü Zirve daha gerçekleştirdik. Suriye krizinin sınırlarımıza dayanan terör örgütleri üzerinden ülkemize ihracı gayretleri bizi sahada fiilen var olmaya yöneltmiştir. Fırat’ın batısında yürüttüğümüz Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla DEAŞ balonunu söndürdük ve PYD üzerinden kurulan oyunları da bozduk. Barış Pınarı Harekatı ile Fırat’ın doğusunda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu da parçaladık. 9 Ekim’de başlattığımız Barış Pınarı Harekatı ile Suriye sınırımızda 145 kilometre genişliğinde ve 30 kilometre derinliğinde bir alanı terör unsurlarından arındırdık.
Soçi Mutabakatıyla İdlib’de yaklaşık 4 milyon insanı etkileyecek büyük bir insani trajedinin önüne geçtik. İdlib’de sükunetin yeniden tesisi için çabalarımızı artırdık.
Suriye’deki soruna kalıcı çözüm getireceğine inandığımız Anayasa Komisyonu uzun uğraşlar sonunda nihayet kuruldu. Resulayn ve Tel Abyad arasında ilk etapta yüz binlerce kişiyi sınır hattındaki diğer yerlerle birlikte 1 milyon kişiyi iskan edebileceğimiz yerleşim yerlerinin inşasıyla ilgili çalışmalara başladık. Ülkemizin güvenli hale getirdiği bölgelere şimdiye kadar 373 bin Suriyeli gönüllü olarak geri döndü. Birleşmiş Milletler tarafından ilk kez düzenlenen Küresel Mülteci Forumu Türkiye’nin bu alandaki öncü konumunun teyidi olmuştur. Komşumuz Irak’ın da toprak bütünlüğüne önem veriyor, bu ülkedeki Türkmen kardeşlerimizin hak ve çıkarlarını özellikle gözetiyoruz.
20209 yılının ilk 6 ayında Basra ve Musul Başkonsolosluklarımızı yeniden faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz. Necef ve Kerkük’te de yeni başkonsolosluklar açmayı planlıyoruz.
Akdeniz’de ülkemizi kendi sahillerine hapsetmeye yönelik bir senaryoyu hayata geçirmeye çalıştılar. Önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ardından da Libya ile yaptığımız anlaşmalarla bu oyunu da bozduk. Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakatı imzaladık. Türkiye ve Libya deniz kıyıları arasında kalan bölgede her iki ülkenin onayı olmadan arama ve sondaj faaliyeti yapılması ya da boru hattının geçirilmesi hukuken artık mümkün değildir.
2020’de bu alanları ruhsatlandırıp en hızlı şekilde arama ve sondaj faaliyetlerine başlıyoruz. Ruhsatlandırma çalışmalarının ardından ilk olarak Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi bölgede sismik çalışmalar yürütecek. Libya’daki meşru hükümetin ayakta kalmasını ve istikrarı sağlamak için bu ülkeye askerimizi gönderiyoruz. Türkiye’nin güvenliğinin sınırları dışında başladığının bilinciyle siyasi, ticari, insani, diplomatik ve askeri tüm imkanlarımızı güneyimizdeki coğrafyanın istikrarı için seferber etmeyi sürdüreceğiz. Parlamentomuza bunu getirmek suretiyle Parlamentomuzdan da biliyorsunuz geçirdik.
Resmi kalkınma yardımı kuruluşumuz TİKA 5 kıtada 170 ülkeyi kapsayan bir faaliyet genişliğine ulaştı. Türkiye burslarıyla ülkemizde eğitim gören öğrenci sayısı 17 bini buldu. Dünyanın 100’e yakın ülkesinde kendilerine hayat kuran 6,5 milyon vatandaşımız da 81 vilayetimizde yaşayan 82 milyon insanımız arasında sağlam köprüler oluşturduk.
Yunus Emre Enstitümüz dünya genelinde faaliyet gösteren 58 merkeziyle dilimizi, medeniyetimizi, tarihimizi ve kültürümüzü tüm dünyada tanıtıyoruz. Türkiye Maarif Vakfımız ise dünyanın 42 ülkesindeki 324 eğitim kurumuyla istikbalimizin teminatı olan gençlere yatırım yapıyor.
Uluslararası insani yardım faaliyetleri kapsamında 5 kıtada, 60’dan fazla ülkede faaliyette bulunduk. Dış politikada bayrağımızın onurunu, pasaportumuzun ve paramızın değerini, ülkemizin itibarını hak ettiği yere yükseltmeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar; biliyorum yordum sizi, ama sözlerimin sonuna gelmiş bulunuyorum. Hem geçtiğimiz 17 yılın genel bir değerlendirmesini hem 2019 yılında yaptıklarımızı hem de 2020’de yapacaklarımızı özetle ifade etmeye çalıştık. Bunlar tabi aslında yaptıklarımızın, yapacaklarımızın bütünü değil, o zaman saatler alırdı. Ülke ve millet olarak içinden geçtiğimiz tarihi sürecin farkında bir şekilde 2020 yılında da mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. 2020 yılının ilk 6 ayını kapsayan 537 eylem içeren ve bütçesi 34 milyar lira olan 180 günlük icraat programımızı da 1 Ocak itibariyle uygulamaya aldık.
Değerli kardeşlerim; inandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz. Rabbimizin yardımının ve milletimizin desteğinin hep yanımızda olacağına yürekten inanıyoruz.
Bu duygularla aziz milletimi bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
İstiklalimiz ve istikbalimiz için canlarını ortaya koyan şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet temenni ediyorum.
Ülkemiz içinde ve dışında görev yapan tüm kahramanlarımızın gazalarının mübarek olmasını diliyorum.
Sizlere de ilginiz ve dikkatiniz için teşekkürlerimi sunuyorum.
Kalın sağlıcakla.
—– / —–